08 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara20°C
  • İzmir22°C
  • Konya20°C
  • Sakarya21°C
  • Şanlıurfa27°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep23°C

VEDAT BİLGİN'DEN: SON BAAS'IN ÇÖKÜŞÜ

Suriye'de Baas rejiminin çöküşü, birçoklarının moralini bozuyor. Daha düne kadar, "Suriye başka ülkeye benzemez, Libya'yla karıştırmayın" diyenler bile ağız değiştirdi.

Vedat Bilgin'den: Son Baas'ın çöküşü


Çaresiz bir tarafgirlik ve önyargıyla Baas rejiminin kendi halkına karşı giriştiği katliamları mazur göstermeye çalışan zavallıları hesaba katmasak bile, samimiyetle olayı anlamaya çalışanların da eksikliği, aydınlarımızın zihin dünyasında, uzmanlarımızın bakış açılarında ciddi sorunlar olduğunu ortaya koymaktadır.
Ortadoğu'da yaşanan olayların sadece dar uluslararası ilişkiler perspektifiyle anlaşılamayacağı, meselenin kavranması için, mutlaka küresel ölçekteki ilişkilerde yaşanan değişimlerin, uluslararası ekonomideki yeni eğilimlerin ve nihayet bölgenin toplumsal ve siyasal niteliklerinin, aktörlerin talepleri gibi parametrelerin işin içine katılması gerektiği ortadadır.
Böyle bir perspektife bakıldığı zaman görülecektir ki; Ortadoğu'daki "bahar rüzgarı" herhangi bir "kumpas", "komplo" veya "dış oyun"un doğrudan bir sonucu değildir. Dünyada meydana gelen değişim dalgasıyla, Ortadoğu toplumlarındaki siyasal diktatörlüklerin toplumsal şartlarının kesiştiği yerde, bu bahar rüzgarı fırtınaya dönüşmeye gebedir. Tunus'ta, Mısır'da, Yemen'de, Libya'da, Suriye'de yaşanan da budur. Bu rüzgâr birilerinin arzusunun eseri değil, toplumsal bir süreçtir.
Türkiye'nin duruşu
Baas rejiminin tarihi ömrünü doldurduğu açıktır. Ortadoğu toplumlarının kapalı yapılarının, Soğuk Savaş şartlarında ürettiği bu baskıcı, totaliter ideolojinin yarattığı devlet yapısının, küresel ilişkiler bağlamında, değişen toplumsal şartlarda, ayakta kalma ihtimali sıfırdır.
Suriye'de rejim çökerken, Türkiye'nin başından bu tarafa öngörüsünün, değişimin şartlarına odaklandığını, Ortadoğu'daki değişimi dünyadaki değişimin bir parçası olarak ele aldığını, kendi konumunu ve dış politikasını buna dayandırdığını görmek mümkündür.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik" üzerine kurulan dış politikasının amacının, değişim ve bunun ortaya çıkardığı dalgalanmalara odaklanan, dolayısıyla bu süreci yönetmeyi hedefleyen bir strateji olduğu açıktır.
Elbette, her değişimin yarattığı sorunlar ve bunlar karşısında uygulanan politikaların, belli riskler taşıması ihtimal dahilindedir. Burada önemli olan, genel stratejinin ortaya çıkacak riskleri de hesap ederek, tarihsel akışı doğru kavraması ve riskleri kontrol altına almasıdır.

29.07.2012 Bugün

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.