- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
YASEMİN KULOĞLU: ŞEHRİYAR, AH…
18 Eylül 1988… Bir şair göçüyor bu dünyadan ötelere.
19 Eylül 2023 Salı 13:32
Tam adı ile Seyyid Mehemmed Hüseyin Behcet-i Tebrizî. Muhammed Hüseyin Şehriyar müstearı ile bilinen veya sadece söz mülkünün sultanı, Şehriyar diye bildiğimiz bir güzel şairin dünyadan göçtüğü gün, bugün… Şair kalbi dünyaya ne kadar sığmıştır ki hayattayken? Şairin mirasından, yani şiirlerinden dünyaya alışamamış şairlerden bir şair olduğunu anlıyoruz Şehriyar’ın da. Ah ki dünya…
Evet, dünyasının güzelliğini, zenginliğini sezdiğim Şehriyar’ın varlığına, yaşadığına gönlümle şahit olduğum gibi gözlerimle de şahit olmayı diliyordum. Gönülden dilediğim içindir ki Tebriz’e gidecektim. Onun Türkiye ve Azerbeycan’ı göremeden vefat ettiğini öğrendiğimde de yüreğime gurbet sızısı düşmüştü zaten. Bakü ve İstanbul’a hayali sefer eylemişti Şehriyar. Hiç görmediği halde şiirler yazmıştı bu şehirlere. Belki de tayy-ı zamandaydı gidişi bu diyarlara ve tayy-ı mekânda.
Yol azığım şiirler, şarkılar ve dualardı ki bitmek tükenmek bilmeyen bir hazine ile düşüyordum İstanbul trafiği ile göklere. Van şehrine uçuyordum önce. Tebriz’e geçecektim Kapıköy’den, sınır kapısından. Yollara hudut çiziliyordu. Heyecanlıydım. Görmek istiyordum şairin mezarını, Makberu’ş-Şuara’yı, evini, yurdunu, yuvasını. Şehrini adımlamak istiyordum, Tebriz’e yolcu olmak, şiire yolcu olmak şaire misafir olmak gibiydi benim için.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.