- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
YAVUZ BAHADIROĞLU: İSPANYOL YAHUDİLERİ VE OSMANLI DEVLETİ
Soru şöyle: “İspanya’dan kovulan Yahudileri Osmanlı Devleti’ne kabul edip başımıza dert eden padişah hangisidir?”
03 Eylül 2018 Pazartesi 10:28
Bu soruya kalıcı ve anlaşılabilir cevap verebilmek için, önce Endülüs’ü, sonra da Endülüs’te olup bitenleri anlamamız lâzım…
Endülüs, Müslüman fatihlerin İspanya’ya verdikleri isimdir. İspanya, 711’den itibaren Müslümanların hakimiyetine girmiş, zaman içinde coğrafi sınırları daralmakla birlikte, sekiz asır boyunca İslam ülkesi olarak kalmış, bu süreçte tüm Avrupa’ya ilmin ışığını saçmıştır. O kadar ki, Avrupalı kralların çocukları Endülüs üniversitelerinde eğitim görürdü.
Avrupa’da papazlar dışında okuma yazma bilen insan bulmak neredeyse imkânsızken, Endülüs’te eğitim faaliyetleri en üst noktaya çıkıyor, halkın neredeyse tümü okuma-yazma biliyordu.
Ekonomisi mükemmeldi. Mimarisi örnek alınacak üstünlükteydi. Ayrıca devletin başkenti Kurtuba (Cordova) bir diplomasi merkezi haline gelmiş, sağlanan hoşgörü ortamı sayesinde cami, kilise ve havra kavgasız-gürültüsüz biçimde yan yana yaşamaya başlamıştı.
Özet olarak Endülüs, Avrupa’nın en güçlü, en seçkin, en zengin devletiydi.Fakat zamanla zayıfladı. Dış saldırılara eklenen iç ihtilaflar yüzünden kendi içine büzüldü. Sonra da çözülüp dağılma sürecine girdi.
“Tevaif-i Mülük Dönemi” (1031-1090), “Murabıtlar ve Muvahhidler Dönemi”(1090 - 1228) derken, Hıristiyan İspanya, Endülüs toprakları üzerinde hızlı bir işgal hareketi başlattı. Kendilerini savunacak gücü kaybeden Endülüs güneydeki Gırnata, Malaga ve Meriyye dışındaki toprakları kaybetti. 1231 yılında Nasriler Sülalesi elde kalan topraklarda bağımsızlıklarını ilan ettiler. Böylece “Gırnata Sultanlığı”, (1231-1492) doğdu ve yürüttüğü usta siyaset sayesinde iki buçuk asır ayakta kalmayı başardı. Gerek İslam gerekse dünya mimarisinin en gözde eserlerinden biri olan Elhamra Sarayı işte bu dönemde inşa edildi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.