- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
YAVUZ BAHADIROĞLU: MUSUL, AH MUSUL!
Haliç Konferansı sonuçsuz kalında, Musul konusu Cemiyet-i Akvam’a (Birleşmiş Milletler) götürüldü. Zaten İngiltere de bunu istiyordu.
05 Eylül 2018 Çarşamba 10:36
Cemiyet-i Akvam, çok tabii olarak kararı bizim aleyhimize verdi ve Irak üzerinde İngiliz mandasını kabul etti.
Cemiyet, ayrıca Musul’da halk temsilcileri ile görüşmek ve durumu yerinde tahkik etmekle görevli bir “soruşturma komisyonu” kurdu.
Fakat İngilizler Komisyon çalışmalarını sabote ettiler. Irak’ta entrikalar çevirmeye, kuzeye doğru yeni topraklar işgal etmeye başladılar.
Özel komitenin tavsiyesi üzerine konsey, 19 Eylül 1925’te Lahey Adalet Dîvânı’ndan bu raporun Lozan Antlaşması’nın 3/2. maddesine istinaden hukukî dayanağı hakkında görüş istedi.
Doktor Tevfik Rüştü (Aras), 8 Ekim’de Dîvân başkitâbetine gönderdiği telgrafta; meselenin siyasî olup, Lozan’ın 3/2. maddesinin “hakemlik” niteliğindeki bir kararı gerektirmediği, bu durumda Türkiye’nin Dîvâna temsilci göndermeyeceğini beyan etti.
Dîvân, 21 Kasım 1925 günü aldığı kararda konseye şu görüşleri bildirdi:
Cemiyet-i Akvam’ın Lozan’ın 3/2. fıkrası uyarınca alacağı karara tarafların uyması mecburî olacak ve bu karar Türkiye ile Irak arasındaki sınırın kesinlikle tesbit olunduğunu gösterecektir.
Kararın oybirliği ile alınması gerekecek, tarafların delegeleri oylamaya katılacak, ancak onların oyları oybirliğinin hesabından sayılmayacaktır.
Konseyin, 8 Aralık 1925 tarihli oturumunda Türkiye böyle bir tefsire karşı çıkmıştı.
Konsey, özel komitenin raporunda ileri sürülen gerekçeler ve tavsiyeleri benimseyerek “Türkiye’nin Lozan’ın 16. maddesiyle sınırlarının ötesindeki topraklardan vazgeçtiği” şeklinde bir yorumla 16 Aralık 1925’te son kararını vermişti. Bunun üzerine Tevfik Rüştü alınan kararın hükûmetinden aldığı yetkilere de son verdiğini açıklamıştı.
Konsey kararının ilk maddesinde, konseyin Brüksel’de kabul ettiği statükonun Türkiye-Irak arasındaki sınır olarak kabul edildiği beyan edilmekteydi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.