- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
YAVUZ BAHADIROĞLU: YABANCILAR OSMANLI YÖNETİMİNE NASIL BAKIYOR?
Zaman zaman İstanbul’a ve Osmanlı’nın başka şehirlerine giden Avrupalı gezginlerin ilginç gözlemleri var…
27 Ağustos 2018 Pazartesi 10:25
Osmanlı devlet sistemi hakkındaki gözlemlerinden bir özet çıkardım: Sizinle de paylaşmak istiyorum…
***
* Osmanlı bir “Töre Devleti” kurmuştur. Başta Padişahlar olmak üzere, “Kanun-u Kadim”, yani “töre”, herkesi bağlar. Hiç kimsenin kudret ve kuvveti “mutlak” değildir. Özellikle padişahlar denetim altındadırlar ve kanunlarla törelere uymak zorundadırlar.
* Padişahlar savaş ve barış ilanı hakkından bile mahrumdurlar. Pek çok konuda olduğu gibi, bunun için de ulemanın onayı şarttır. (Sultan Dördüncü Mehmed, Macaristan savaşını erteleyememiştir)
* Osmanlı Devleti, insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştür. Padişahlar bu büyük hayır kurumunun garsonlarıdır!
* Yükselme devrinde padişahların şeyhülislâmları görevden alma yetkileri yoktur, ama şeyhülislâmlar padişahları azletme yetkisine sahiptirler.
* Osmanlı Devletinin yapısı, pek çok yabancı düşünürün tetkik sonrası tasdikinden geçmiş olduğu üzere, bir “mutlakıyet” değil, bugünkü anlayışa yatkın, insan merkezli demokratik bir yapıdır.
* Halkın iradesi padişahın nüfuz ve kudretinden üstündür. Bu yüzden padişahlar zaman zaman kıyafet değiştirip halkın içine karışmakta, talep ve değerlendirmeleri birinci elden almaya özen göstermektedirler.
* Sultan Birinci Mahmud devri Reis-ül-Küttablarından (Dışişleri Bakanı diyebiliriz) Emârzâde Hacı Mustafa Efendi, Fransız Sefiri Marquis Villeneuve’e söyledikleri meşhurdur: “Aslına bakarsanız, Osmanlı Devleti, adı henüz konmamış bir cumhuriyettir.”
* Osmanlı Devleti’nde, bugünkü anlamda olmasa bile, buna yakın anlamda “kuvvetler ayrılığı prensibi” mevcuttur. Padişah, idari işlerde hükümete karışamaz, tahakküm edemez. Yalnızca tavsiyelerde bulunabilir.
* Avrupa’da hiçbir insan hakkı yokken, Osmanlı’da padişahların ve diğer yöneticilerin, insan haklarına riayetleri diplomatik belgelerden anlaşılmaktadır. (Bu da zaten inanç temellidir: Çünkü insan haklarına riayetsizlik kul hakkını gözetmeme anlamına gelir)
* Kendi yaptırdığı camiin dışında hiçbir padişahın adı hiçbir binaya, şehre, esere verilmemiştir. Bu gelenek cumhuriyetten sonra oluşmuştur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.