- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
 29 Ekim 2025
29 Ekim 2025- İstanbul11°C▼
- Ankara9°C
- İzmir16°C
- Konya11°C
- Sakarya11°C
- Şanlıurfa18°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep16°C
YENER DÖNMEZ'DEN: GAZİANTEP BOMBALARI
‘Bomba yüklü yelek’ kavramı, maalesef şu an bütün dünya için “İslami Terör”le eş anlamlı. İntihar bombacıları için hazırlanmış bir düzenek bu.

Üstelik PKK için 150 kg. C4’ü bir araya getirmek oldukça kolay. Zaten Türkiye’de bir yığın gizli cephanelikleri var.
Türkiye her koldan IŞİD’le savaşın içine çekilmek isteniyor. Bunun kaçarı da yok gibi. Uluslararası ve yerel konjonktür Türkiye’yi bu sarmaldan kurtulamaz hale soktu.
Konjonktürün iki tarafı da Türkiye’nin aleyhine işleyecek biçimde kurgulanmış. IŞİD’le savaşmazsak uluslararası düzeyde hazırlanan “Türkiye teröre destek veriyor” tezine en büyük desteği sağlamış olacağız. IŞİD’le savaşırsak, bu kez de IŞİD’in hedefi konumuna geleceğiz.
İkisi de birbirinden beter bir senaryonun işaret fişeği, 150 kg. bombadır. Muhataplarına “bu bombayla neler yapabilirim düşün” mesajını verdi. Korkutucu bir mesaj.
Türkiye gibi turizm gelirlerine hayati düzeyde ihtiyaç duyan bir ülke için en istenmeyen şey patlamalar olacaktır.
Kaldı ki, bu tip terör yöntemleri mezhep gerilimlerini körüklemek için de kullanılabilir. Bir camide patlayacak bombanın Türkiye için anlamı diğer ülkelerden çok ama çok farklıdır. Bu coğrafyanın görmediği şeyler.
Tabi bu sarmaldan kurtulabilecek fırsatlar da var. Türkiye tek başına değil, bölge ülkeleriyle birlik ve beraberlik içinde hareket etmek durumunda. Bölge ülkelerini ve dengelerini kendi lehine çeviren uluslararası güçlere karşı aynı taktikle hareket etmek durumundayız.
Güç birliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Dün Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’la beraberdik. Aynı vurguyu yaptı.
Birlik, beraberlik, vahdet...
Çadır kentlerde Türklerle Kürtlerin, Şiilerle Arapların bir arada kalmak istemediğinden bahsetti. Ortadoğu’yu toparlamak uzun ve zor bir iş. Vahdet’ten başka yolu da yok.
Bugünkü sıkıntıların elli mislini çekecek gibiyiz. IŞİD olayının sonunun nereye varacağı, PKK ve Kürt hareketlerinin taleplerinin nerede duracağı belli değil. Tek çaremiz Ortadoğu halklarını birleştirmekten geçiyor.
17.10.2014 Yeni Akit
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.