- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul18°C▼
- Ankara15°C
- İzmir18°C
- Konya14°C
- Sakarya18°C
- Şanlıurfa22°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep19°C
YENİ ÇIKAN YAYINLARDAN ÖNEMLİ BİR DERLEME
Ketebe Modern serisi Mart ayında iki yeni romanla okurun karşısında. İsmail Kadare’nin Man Booker ödüllü romanı Taş Kentin Düşüşü ve Andrey Platonov’un kaleme aldığı Çukur, sosyalizmin yansımalarını aktarıyor.

12 Mart 2022 Cumartesi 12:05
Farklı üsluplarla aynı ideolojinin anlatıldığı kitaplar, Lenin ve Stalin dönemlerinin gölgesinde yaşayan iki farklı coğrafya ve halkın kendilerini arayış hikâyesini anlatıyor.
Taş Kentin Düşüşü, İsmail Kadare
Cino del Duca ve Man Booker ödüllü
Arnavut şair ve romancı İsmail Kadare, 1936 yılında dünyaya geldi. 1960'lı yıllarda şiirleriyle ünlendiyse de dünya çapındaki asıl şöhretini Ölü Ordunun Generali’yle kazandı. Adı birkaç kez Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında da geçen Kadare'nin romanları pek çok dile çevrildi. Dünyaca ünlü yazarın eserlerinden Taş Kentin Düşüşü, Ketebe Modern serisinden çıktı. Yazarın, Taş Kentin Kroniği ve Ölü Ordunun Generali romanları daha önce Ketebe etiketiyle raflardaki yerini almıştı.
Kadare, Taş Kentin Düşüşü’nde okuru yine memleketine, anlatmaktan asla usanmadığı o Taş Kent’e, Ergirikasrı’na götürüyor. Nazi işgali, isyanlar, bombardımanlar, idamlar, komünist rejimin kurulması, sorgular ve işkenceler arasındaki hayatı kendine has üslubuyla anlatan yazarın romanını okurken, Taş Kent’in aslında dünyanın ve hayatın ta kendisi olduğunu fark ediyorsunuz. Bütün faciaları, gülünçlüğü, acımasızlığı ve güzelliğiyle bütün bir dünya ve bütün bir tarih, bu taş kentte vücut bulurken İsmail Kadare’nin ironik üslubuyla bazen gülümsüyor bazen de derin düşüncelere dalıyorsunuz.
Roman Ergirikasrı’nda yaşayan ve isimleri Büyük Doktor Gurameto ile Küçük Doktor Gurameto olan iki doktorun ilişkisi üzerinden ilerliyor. Kitap boyunca bu iki karakterin hayatları etrafında Arnavutluk’un 1943’ten sonraki dönüşümü gözler önüne seriliyor. Nazilerin Avrupa’yı işgal ettiği yıllarda kendine has çeşitliliği ve zenginliği ile yaşayan Ergirikasrı, Nazi subayının kente gelişiyle bambaşka bir dönemece giriyor. Almanya’da eğitim gören Büyük Doktor Gurameto’nun öğrencilikten arkadaşı olan subaya evde verdiği yemek ve bu yemek üzerinden yıllara yayılan söylentiler dönemin ideolojik yaklaşımlarını ince ince işliyor.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/yeni-cikan-yayinlardan-onemli-bir-derleme-resimleri,11895.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.