19 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara12°C

YILDIZ RAMAZANOĞLU: GÜNEY AFRİKA'NIN BİTMEYEN RÜYASI

Filistin kadar yakından olamasa da öğrencilik yıllarımızdan beri izlediğimiz bir ülke Güney Afrika. Resmi manada apaçık apartheid rejim kurduk diye ilan eden, bu yönde yasalar koyan ve birçok demokratik! ülkeden destek alan bir devlet nasıl var olabildi.

Yıldız Ramazanoğlu: Güney Afrika'nın bitmeyen rüyası

26 Haziran 2019 Çarşamba 10:27

Buradaki yapılanmanın detaylarını bilemesek de basit gündelik hayat pratiklerinden, yaşananların nasıl akıl dışı ve sürdürülemez olduğunu anlamak  zor değildi. Mesela parklarda kanepelerin üzerinde yazan “sadece beyazlar için” yazısı. İnsanların siyah ve beyaz olarak tasnif edilmesi, bu yeterli olmayınca özellikle Hint kıtasından gelen çeşitli inançtaki insanlar için coloured-renkli diye bir sınıf icadı, halkın renk skalası içinde farklı haklara sahip olması. Bunlar aslında bütün dünyada çeşitli inanç gruplarına ve ırklara sinsice uygulanabilen yaklaşımlar, fakat hiçbir meşruiyet kaygısı olmadan aleni yazılıp ilan edilmesi büyük bir meydan okuma.

Londra kaynaklı, çatışma çözümlerine odaklanan DPI’ın, ülkenin büyük şehirleri Pretoria, Johannesburg ve Cape Town’da düzenlediği toplantılar, uzaktan izlediğimiz koca bir ülkenin savaşına da barışına da yakından tanıklık etmemizi sağladı. Uzun bir sömürge tarihinin ardından 1948’de ırk ayrımcılığına dayalı yasalar yürürlüğe girmişti. Bu tarih ilginç bir şekilde İsrail devletinin de kurulduğu sene. Demek ki İkinci Dünya Savaşı’nın ağır yıkımı ve yorgunluğu dünyada birçok haksızlığın kabul edilebileceği bir boşluk ve kırılma yarattı. Yoksa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yazıldığı sene, ırk ayrımcılığı yasaları gururla nasıl ilan edilebilir. Bu kötülüğe karşı verilen amansız mücadeleleri, bedeller ödemiş devrimci ruhlardan dinleme fırsatı bulduk. Beyaz azınlığın zindanlarında 27 yıl hapis yatmış olan Nelson Mandela 1990’da serbest bırakılınca Afrika Ulusal Kongresi (ANC) başkanı oldu. Dünyada büyük bir dışlanma yaşamaya başlayan ırkçı beyaz taraf, eşitlikçi bir anayasa için müzakerelere başlamak zorunda kaldı. Elbette fedakârca çaba sarfeden beyazlardan Roelf Meyer gibi demokratları, ANC’ye katılıp bireylerin eşitliği için mücadele veren, bu uğurda kolunu ve gözünü kaybeden eski yargıç Albi Sachs’ı, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonunun mimarı Fanie du Toit’i ve daha nicelerini unutmamak lazım. Fakat acılarla anılan Robben Adasında 17 sene hapis yatan Ebrahim Ebrahim’in mücadelesi hepimizi bir başka etkiledi. 1994’te Mandela ilk kez demokratik seçimle başa gelen devlet başkanı olarak müzakereleri hızlandırmış ve herkesi oldukça tatmin eden bir anayasaya sonunda ulaşılmıştı. Geçen her gün kayıptı ve barış yolunda yavaş hareket ettikçe kurtarılacak nice canlar kaybediliyordu.   

Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/yildiz-ramazanoglu/guney-afrikanin-bitmeyen-ruyasi-10563

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.