Hayat... Bir oyundur.
En kestirmeden yapılan genelleme budur.
Oyun... Debdebesi içine hapsolmuş, basit bir kelime...
Ve hemen ardından gelen ikinci cümle: “Biz de oyuncularız”.
Oysa bir oyun mu; insan oyuncu mu?
Oyun olmaktan çok yoldur hayat, oyuncu olmaktan çok yolcudur insan.
İrade, yol üzerinde ilerler. Varlığı kesin hükümken, nasıl yön bulacağı iradeye tâbidir. İnsan ise onu kullanabilen bir varlıktır.
Ama yolcu, yolu değiştiremez. Üzerinde kim yürürse yürüsün belki de en değişmeyendir. Hedefe varış süreci, bazen hedefin kendisidir seçilen veya seçilmeyen.
Yolcunun varoluşu yol içindir. Yoksa niye yolcu ola ki? Yola eşlik etmek, sonunu görmek için yolcu olunur. Yol mecburi, yolculuk mecburi, yolcu olmak mecburi...
Yolun yanında-yöresinde yol, yolcu ardında yolcu sıralanır. Her biri bir düzene göre giderse de her biri kendi istikametinde gider aslında, kendisininkinde, kendisi gibi. Bilir veya bilmez bunu. Kimi zaman seçer, kimi zaman ise seçilir.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/yola-ve-yolculara-7068/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.