19 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara12°C

YUSUF KAPLAN: BATI’NIN KORKUSU (3) TÜRKİYE’NİN YENİDEN SİSTEM-KURUCU BİR AKTÖRE DÖNÜŞMESİ

Türkiye, yüzyıl öncesine göre iç dinamikleri bakımından daha zayıf, dış dinamikleri bakımındansa daha güçlü konumdadır.

Yusuf Kaplan: Batı’nın korkusu (3) Türkiye’nin yeniden sistem-kurucu bir aktöre dönüşmesi

06 Şubat 2023 Pazartesi 10:13

 Bu durum, Türkiye’nin bıçak sırtı bir konumda olduğunu gösterir: İç dinamikleri çöken bir toplumun dışarıda büyük adımlar atması olmayacak duaya âmin demesi gibi bir şeydir.

Fakat bu, madalyonun görünen yüzü. Bir de görünmeyen yüzü var madalyonun. Peki, madalyonun görünmeyen yüzünde ne var umutlanmamızı sağlayacak?

YÜZYIL ÖNCE BİLE OSMANLI DÜNYANIN DENGE UNSURUYDU

Yüzyıl önce, dünyanın denge unsuruydu Osmanlı Türkiyesi. Çöküş asrında bile dünyanın stratejik açıdan en güçlü ülkesiydi. Mevzisini koruduğu sürece düvel-i muazzama’nın (İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa ve İtalya gibi dönemin “süper güçler”inin) adeta bıçak sırtı bir görünüm arzeden devletler muvazenesi’nde (“dünya düzeni’nde) dünyanın dengesini koruyan yegâne güçtü.
Osmanlı Türkiyesi, üstelik de çöküş asrında, bu gücünü neye borçluydu?
Sistem-kurucu bir ülke olmasına. Bir medeniyet iddiası olan bir aks / eksen ülke olmasına. O yüzden aksiyon üretebiliyor, dünyada barış, düzen ve emniyeti temin edecek ve teminat altına alacak adımlar atabiliyordu.
İki tür sistem-kurucu aktör’den sözedebiliriz: Emperyalist olan, gücünü maddî büyüme’sinden alan, bir de emperyalist olmayan ve gücünü manevî ilkelerinin muhkemliğinden alan sistem-kurucu aktörler. 
Birincisine, Sanayi Devrimi’nin mimarı İngiliz İmparatorluğu’nu; ikincisine ise, Dârü’l-İslâm, Dârü’s-Selâm ve Dârü’l-İnsan’ın kurucusu, yeryüzünde adalet, hukuk ve sulhün teminat altına alınmasını sağlayan Osmanlı medeniyetini örnek verebiliriz.

OSMANLI, EKSEN-ÜLKE VE SİSTEM-KURUCU AKTÖRDÜ

Eksen-ülke olmak, iddia sahibi olmak demek. Sistem-kurucu bir ülke olmak demek. Dünyaya nizam verecek bir konumda bulunmak demek.
Osmanlı Türkiyesi, nizâm-ı âlem ve ilâ-yı kelîmetullâh ilkeleri ile küre ölçeğinde bir medeniyet iddiasının sahibi, küresel çapta sistem-kurucu bir dünya gücüydü.

Yüzyıl önce, Türkiye, sistem-kurucu rolünü hâlâ koruyabildiği için dünyada barış, düzen ve emniyetin temin edilmesi ve teminat altına alınmasında kilit ülke konumundaydı. 

Osmanlı Türkiyesi, bu rolünü kaybetmeye başladığında, dünya büyük belirsizliğe, cehennemin eşiğine sürüklendi: Osmanlı tarihten uzaklaştırıldı; dünya ruhsuz çatışmalar, kanlı boğuşmalar ve dur durak bilmeyen hesaplaşmalar arenasına dönüştü.

Sistem-kurucu Osmanlı gitti, Osmanlı’nın kurduğu ve temsil ettiği ruh da çekildi dünyadan ve dünya tastamam cehennemin eşiğine sürüklendi.

Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/batinin-korkusu-3-turkiyenin-yeniden-sistem-kurucu-bir-aktore-donusmesi-4505060

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.