- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ZARAFETİ VE İNCE DUYARLILIKLARI HATIRLATIYOR YİNE
Hikâyenin çıngıraklı kapısından İstanbul’a hüzünlü bir giriş... Muaz Ergü, Sevinç Çokum'un 'Onlardan Kalan' kitabı hakkında yazdı..
24 Ocak 2015 Cumartesi 15:02
Baş döndürücü bir hız çağındayız. Hatıraların çok uzakta kaldığı gibi hatıraların yaşandığı mekânlar da birer birer kayboluyor. Hatıralar bahçesini betonlar kaplıyor. Betonlar soğuk, betonlar acımasız… Geleneksel mahalle kültürü, komşuluğun güven veren iklimi, dostluğun sıcaklığı, yüzlerdeki gülüşün samimiyeti… Beton duvarlarda akis bulmuyor.
2014 yılında Kapı Yayınları'nın okuyucuyla buluşturduğu Onlardan Kalan adlı hikâye kitabında Sevinç Çokum, yukarıdaki anlattıklarımızın hüzünlü hikâyesini yazmış. Hem fiziki, hem ruhi değişim ve dönüşümün içinde çırpınıp duran İstanbul’u anlatıyor. Dev akasyalar, mezarlıklar, yaz bahçeleri, tren istasyonları, yolcular, ahşap konaklar, loş sokaklar, eski dostluklar, bahçeler… Çokum hikâyelerinde “Hep bir soylu güzelliği arayıp’’ duruyor. Çevresini derinlemesine bir dikkatle gözlemliyor, mekânsal değişimi mesela... Eski ahşap evlerin yıkılıp apartmanların yapılması, sokakların değişmesinin insan ruhu üzerindeki etkilerini çarpıcı bir şekilde betimliyor. Betonlara yenilen doğa, kaybolup giden doğallık yazarın üzerinde durduğu önemli sıkıntılardan.
Hikâyenin çıngıraklı kapısından İstanbul’a hüzünlü bir giriş
Sevinç Çokum’un oturmuş bir üslubu var. Dili ustalıkla kullanabiliyor. Öyle ki, hikâyeleri okurken bir anda hikâye kahramanlarının geçmişine gidip oradan tekrar normal akışa dönüyoruz. Bu da okuyucuyu sürekli tetikte tutuyor, merakı muhafaza ediyor. Soyutla somutun iç içe geçtiği, düşselliğin süslediği bir anlatım var hikâyelerde. Yazarın seçtiği kahramanlar genelde hep iyi insanlar, insancıllar. Kötülük yapmayı beceremeyen, yardımsever, kadirşinas, güngörmüş, beyefendi… Çokum, bir medeniyet dünyasının içinden yazıyor. Klasik kültürümüzün yanında yer alarak söylüyor söyleyeceklerini. Bu sebepten kahramanları belli terbiye altında yetişmiş, olgun insanlar. “Küller” hikâyesindeki Nariye Nine ve Sultan Ana, “Dosteli” hikâyesinde Feyyaz, “Hasretlik” hikâyesindeki Asım, “Haliç Akşamları” hikâyesinde Tevfik Amca ve Raife Teyze gibi…
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/19281/zarafeti-ve-ince-duyarliliklari-hatirlatiyor-yine.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.