• İstanbul 13 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 8 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 8 °C
  • Bolu 1 °C
  • Bursa 8 °C

Mustafa Özcan'dan: Toparlanma vakti

Mustafa Özcan'dan: Toparlanma vakti
Yine bir kutsi mevsime daha girdik. Müslüman’ı dininden dolayı fitneye düşüren şeyler ise yine ortalarda ve yoğunlukta. 28 Şubat sürecinde ramazanlar bir işkence ayı halini almıştı.

mustafaozcan11Yine bir kutsi mevsime daha girdik. Müslüman’ı dininden dolayı fitneye düşüren şeyler ise yine ortalarda ve yoğunlukta. 28 Şubat sürecinde ramazanlar bir işkence ayı halini almıştı. Ayın kutsiyetini gölgelemek için insi şeytanlar cinni şeytanların boşluğunu dolduruyorlardı. 28 Şubat sürecinde içimiz dini mühendislikle yapılan işleri kaldırmıyordu. Şimdi biz Beni İsrail gibi mühendislik işlerini içselleştirmiş olarak yapıyoruz. Abdulvehhab Mesiri buna  ‘yapısal laikliğin etkileri’ diyor. Kurallarını olmasa bile hayat tarzını içselleştirmiş durumdayız. Today’s Zaman’a konuşmasında Taha Akyol, AKP’nin bu konudaki rolüne de temas ediyor. AKP’nin dindar halkı ve kitleleri sekülerleştirdiğine değiniyor. Bunu yapısal laiklik kavramı çerçevesinde teorize etmek de mümkündür. Farkında olmadan bazılarımız ‘her işi yaparım’ diyerek seküler hayatı kanıksamış ve bu hayat tarzını fiili olarak deruhte etmektedir. Bununla birlikte, bu suçu sadece AKP’ye boca etmek haksızlık olur. Hepimizin müşterek payı ve kabahati var. Sözgelimi bu tespiti yapan Taha Akyol fiili hatta teorik olarak dindarların sekülerleştirilmesi kampanyasına ve projesine hizmet etmemiş midir? Oğlu ile kendisinin yaptığı, nihai tahlilde budur. Elizabeth Özdalga ile birlikte kalkıştıkları başörtüsünün emansipasyonu/gelenekten özgürleştirilmesi projesi başörtülülerin fiziki olarak olmasa bile metafiziki olarak başörtüsüzleştirmedir. Başörtüsünden manevi olarak arındırılmasıdır. Başörtülü ile başörtüsüz arasında manevi sınırların kaldırılmasıdır. Özgürleştirmenin anlamı budur. Kasım Emin’in çığırının bir başka şekle büründürülmesi ve başka bir kalıpta yürütülmesidir. Şimdi yollar ayrıldı diye bütün kabahati AKP’ye yıkmak dürüstlük olmaz. Bununla birlikte elbette iktidar partisinin de bu süreçte kendi çapı kadar sorumluluğu vardır.

*

Ramazanın arifesinde seviye giderek düşüyor. Birkaç misal vermek istiyorum. Bunlardan birisi, Youtube üzerinden dikkatimi çekti. Bildiğimiz, Nimetullah Hoca H. Yahya lakabıyla bilinen bir şahsı ziyaret ediyor ve onu elinden öpüyor. Rahmetli Kıbrıslı Şeyh Nazım da söz konusu çevre ile içli dışlı idi. Çarpılmışa döndüm. Nutkun tutulduğu anlardan birisiydi.  Kusurlu olana iltifat edilmemelidir. İltifat onun bir biçimde yanlışında temadi etmesini sağlar. Yanlışa doğru kisvesi giydirilir. Müslüman’ın görevi elinden geldiğince emri bilmaruf ve nehyi ani’l münker yapmaktır. Hadis diliyle de töhmet getiren yerlerden kaçınmak müminin feraseti gereğidir. Şimdi ise bazı hocalar tam tersi mantık yürütüyorlar.

Sözgelimi Ali Rıza Demircan Hoca ile yapılan bir konuşmayı okurken bu yöndeki mantık kayması veya yanılsaması dikkatimi çekti. Akl-ı maaşı yani dünyevileşmiş aklı uhrevi akla veya akl-ı meada tercih ediyor. Hülya Avşar bir defasında herhalde aklına gelen ‘fanteziler’ sonucunda olmalı Hocayı televizyon programına çağırıyor. Hoca ise bu davete icabet ediyor. Hane halkı karşı çıkacak oluyorsa da hocaya dinletemiyorlar. Şu mantığa sarılmış: “Hülya Avşar benden çekinmiyorsa ben neden ondan çekineyim!” Şeytan bunun nesinde? Elbette ayrıntısında! Şeytan bizden çekinmez. Zira kaybedeceği bir şeyi yok. Rahmetten kovulmuş. Herkesi tuzağına çekmeye ve kendine benzetmeye çalışıyor. Bizim ise koruyacağımız ve kaybedeceğimiz çok şeyimiz var. Bu altüst olmuş mantık sonucunda bazı bayan yazarlarımız şöyle yazıyor: “Erkek aldatırsa ben de aldatırım.” Hâlbuki ideal olan kimsenin kimseyi aldatmamasıdır. Diyelim ki taraflardan birisi bir yanlış irtikâp etti. Partneri misilleme yapacak mıdır? Biz de ‘su-i misal misal olmaz’ denilir. Kötülüğe kötülükle karşılık verilmez. Hadis diliyle bu ‘la darara vela dirar’ kalıbıyla ifade edilir. Zarar ve bilmukabele zarar vermek yoktur. Bu yazarlarda namus kalmadığı gibi utanma duygusu da kalmamış!

*

Söz konusu Hoca 1996 veya 1997 yılında yine kadın erkek münasebetleri üzerine bir toplantıya çağrılıyor. Bir de toplantının sürpriz konuğu olacağı ifade ediliyor. O zaman bizimle birlikte Yeni Şafak’ta çalışan Ali Şahin sürpriz konuğu öğrenerek Hocayı arıyor ve 28 Şubat sürecinin ‘yıldızlarından’ Sisi’nin sürpriz konuk olacağını haber veriyor. Hoca ‘ben tebliğimi yaparım’ diye kestirip atıyor. Toplantının yapıldığı günün ertesinde Sisi arkada Hoca önde kadraja ve Günaydın’ın fotoğraf karesine giriyorlar. Şeytana tebliğ yapılmaz, şeytana kahramanlık taslanmaz ancak ondan Allah’a istiaze edilir. Şeytan karaktersizdir ve her kılığa ve karaktere bürünebilir. Yanlış kareleri anlattıktan sonra size doğru kareden bir misal getireyim. İmam Buhari ile Müslim karşılaşırlar. Müslim, Buhari’nin talebesi sayılır. Buhari’nin ellerinden ve gözlerinden öper ve şöyle seslenir: “Hocalar hocası! Bırak da ayaklarından da öpeyim! Muhaddislerin seyyidi ve hadis illetlerinin tabibi…” Kahramanlarımız Buhari ve Müslim olunca bu tarz insanlık tablolarına uzak düşmeyeceğiz ve idrak edeceğiz. Yoksa seviye kaybımız ve süflileşme giderek derinleşiyor. Çürüme her yanımızı sarıyor. Galiba ne Buharimiz ne de Müslümümüz kaldı. Müslim deyince öteki Müslim’ler aklımıza geliyor.

Allah’tan niyazımız güzel ve kutsi günler hürmetine bizi kötü halden iyi hale tebdil etmesidir. Ümmeti ve insanlığı iyilikle bezesin. Yine aramızda Buhari ve Müslim gibi büyük kameler dolaşsın.


27.06.2014 Milli Gazete 

Bu haber toplam 508 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim