Albenisi epey yüksek bir pazarlama tekniği…
Kalemi eline alana güç yetmiyor...
Gelecekten endişe edeceksek şayet, eşi benzeri görülmemiş görgüsüzlükle evlenen, evlendiği yıl boşanmaya karar veren gençlerin içler acısı durumunu ortak edelim endişemize.
Evli çiftleri sömüren, sömürdükten sonra da hiç kimsenin aklına gelmeyen mucizevi bir yöntem bularak ''siz en iyisi ayrılın, daha fazla birbirinize ve çocuklarınıza zarar vermeyin'' diyen köşe başlarında pıtrak gibi artan aile danışmanlarını endişe edelim...
Kadına şiddetin her türlüsüne karşı çıkarken erkeklere uygulanan psikolojik şiddeti ve sonucunda artan eşler arasında oluşan mesafeyi de endişe edelim.
İçine kapanık, sorun çıkmasın diye sorunları dile getirmeyen, sorunları dile getirince dünyası zehir edilen erkekleri de endişe edelim.
Kadınlara yapılan pozitif ayrımcılığın suistimal edilmeyeceğini düşünen hangi aklıevvel varsa onun akıl sağlığını da endişe edelim.
Dünya yoluna bir şekilde girer.
Kâh buzullar erir sonra bir yel eser, tekrar donar sular.
Kâh ozon tabakası delinir, biri gider, bulur bir çuvaldız diker. Bir zamanların en önemli sorunuydu!
Belki şehre bir film gelmese de bir şiir gelir şairiyle birlikte... İklim değişir, belki Akdeniz olur, hepimiz gülümser, çay içeriz kim bilir?
Bunları düşünmek, bunlar üzerine kafa yormak, alıcısı olan bir pazar ama neyi değiştirebiliriz ki?
Evlenip de üzerinden altı ay geçmeden boşanmaya meyilli olanlara evlilik okulu açılsa mesela...
Dışarıdan yemek söyleyerek evliliğin değil, hiçbir ilişkinin yürümeyeceği onlara anlatılsa.
Çocuğunu doğuran anne, çocuğunu büyütürken ve çocuğunu güya terbiye ederken hakaret ediyorsa bu tür anneler-babalar tespit edilip o okullarda eğitime alınsa tekrar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.