Bu da iyi bir şey değil. Kalp kırmaktan korktuğum kadar keşke başka başka şeylerden de korksaydım. “Bir kez könül yıktun ise, o kılduğun nemaz degül” diyor Bizim Yunus. Gel gör ki, hemen her gün kalbim birileri tarafından kırılıyor. Az çekmiyorum şu kırık kalpten. Ondandır, biliyorum, benim kalbim kırılınca düzelmiyor, fakat ikiyüzlülük örtüsünü giyiyorum üzerime. İnsanların da bana karşı böyle olmasını istemiyorum.
Yüreğimin sesini dinlemekten usandım. Yüreğimin beni istediğim yere götürmediğini görüyorum. Belki şimdilik götürmüyor. Belki yarın da götürmeyebilir… Düşünüyorum da, herkes bir şeyleri yüzünden çekiyor. Kimi nasırından, kimi kara kaşından, kimi boyunun uzunluğundan, kimi bahar saçlı yârinden, kimi bilmem kimden ve neresinden… Benim de çektiğim yürek elinden… Yani çok yürekli olduğum sanılmasın. Yüreksizin biriyim.
Kendime acımam bundan hep. Yadırgamam, sıkılmam, beğenmemem, yeterli hissetmemem… Hep bundan…
Yüreğimin sesini beni okuyanlar bilir, anlar… Nasıl gürül gürül aktığını, nasıl yaralı bir av gibi çırpındığını, nasıl mecrasını bulamamış bir deli ırmak gibi çağıldadığını, nasıl doru bir tay gibi soluklandığını…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.