Sanayi devrimiyle birlikte bilim ve teknolojide hızla ilerleyen Avrupa'nın, aramızdaki mesafeyi açtığı bir gerçektir. Bu yüzden, "İlim Çin'de de olsa alınız" emrine uyan Osmanlı sultanları, bu açığı kapatmak için gereken her şeyi yapmıştı. Viyana'dan üniversite hocaları getirten Sultan II. Mahmud Han, "Avrupa'da eğitim" geleneğini de başlatarak, bütün masraflarını karşıladığı 28 Türk gencini bu amaçla göndermişti.
Abdülaziz Han ve Abdülhamid Han da, hiç komplekse girmeden Batı'nın seviyesine ulaşmak için yoğun çaba sarf etmişlerdi. Avrupa tarzı eğitimin öncülüğünü yapan Abdülhamid Han, ilkokulları köylere kadar yaymış, Darülfünun'da Hukuk; Fen ve Edebiyat bölümleri, Mekteb-i Mülkiye, Güzel Sanatlar Akademisi, Mühendislik, Maliye, Ticaret ve Ziraat gibi 18 dalda yüksekokul açmış, Batı standartlarında kurmay subay yetiştirmek için Erkan-ı Harbiye'yi kurmuştu. 3-5 olan matbaa sayısı, 1908'da 99'a ulaşmıştı. 1876 yılında Mardin'deki Deyrulzafaran Manastırı'nda kurulan Latin harf matbaası, 1969'a kadar Süryanice ve Türkçe eserler basmıştı.[1]
Devamı: https://www.star.com.tr/yazar/bati-bizi-ne-kadar-medenilestirdi-yazi-1890921/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.