Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), Balyoz Davası ile ilgili verdiği ihlal kararı, Türk yargı sistemi açısından dönüm noktasıdır. "Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi" misyonunu üstlenen AYM, yargıdaki yeniden yapılanmanın da kapısını aralamıştır.
Esasen, "bireysel başvuru hakkının" tanındığı 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği ve bu yönde AYM Yasası'nda yapılan uyarlama, "yargının üst katlarında" ciddi tartışmalara yol açmıştı. Bireysel başvuru sonrasında AYM'nin, "yüksek yargı için temyiz mahkemesine" dönüşeceği ileri sürülmüş, yer yer direnç gösterilmişti. Hatta Yargıtay kanadı, AYM için "Yüksek Mahkeme" denilmesine bile karşı çıkmış, Yüce Divan yargılamasının yerinin gözden geçirilmesi gerektiğini savunmuştu.
Yazının ilerleyen bölümlerinde kariyer çizgisi üzerine de değerlendirmeler yapacağımız Başkan Haşim Kılıç ise AYM'nin, yasama faaliyetlerinin denetiminden ziyade artan biçimde, insan hakları ihlallerinin giderilmesine yöneleceğini, mahkemenin kabuk değiştireceğini savunmuştu. Neticede, zaman Kılıç'ı haklı çıkardı. Veya Kılıç, AYM'ye farklı kimlik kazandırmak için dantel gibi dokuduğu stratejisinde bireysel başvuru hakkına özel bir yer verdi.
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/muderrisoglu/2014/06/21/aym-karari-kilicin-cizgisi-yargitayin-yeri































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.