Ancak sanat / sana’û kelimesinin o yazıda zikrettiğimiz muhtelif anlamlarında yaratma / haleka kelimesi yer almamıştı. Çünkü Kur’an’da yaratmanın karşılığı olarak yer alan bedi’/bede’a (benzeri olmaksızın icat etmek); fâtır/fatara (çatlatmak, belli özelliklere sahip olarak yaratmak); kadâ (tamamlamak, kararlaştırmak) vd. kelimeler hakkındaki geniş bilgi için sizi Şakir Kocabaş’ın Kur’an’da Yaratılış adlı kitabına yönlendirerek, sanatın, son tahlilde Allah’ın yaratmasına tabi olmakla birlikte, Kur’an’daki anlamları yönünden bir yaratmanın konusu olmadığını söylememiz gerekir. Yaratma ile yapma (ve diğer anlamları) arasındaki bu nüans, Müslümanın sanat aklını tespitte, elimizi güçlendiriyor, en azından Müslümanca bir sanatın tanımını yapma cesareti veriyor gibidir.
Buna göre sanatı, bir şeyi sağlam bir yapıyla meydana getirmek; terbiye etme esasında ehlileştirmek, yetiştirmek; seçerek ve işleyerek, benzerlerinden ayırmak; tamamlanmayı hak eden bir işi dikkatle ve özenle iyi bir şekilde tamamlamak, başkasına yarar sağlayacak şekilde bir işi işlemek, sağlam yapılar kurarak yeryüzünü insanın ihtiyaçlarına göre imar etmek... şeklinde tanımlamamız mümkündür.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/omerlekesiz/sanatcinin-kendi-yaraticisini-bilmesi-2055867
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.