Prof. Dr. İsmail Aydoğan: Kültürle Dirilmek

Prof. Dr. İsmail Aydoğan: Kültürle Dirilmek
Eğitimimizde özgünlük namına örnek gösterilebilecek bir şeyimiz yok.

Okul öncesi eğitim, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve lisansüstü eğitimin biçimi batıdan alındığı gibi müfredat dâhil hemen her içerik yine batıdan kopyalanmıştır. Buna öğretmen yetiştirme dâhildir. Eğitim tarihçileri öğretmen yetiştirme tarihini Tanzimat’la başlatmaya pek heveslidirler. Doğrudur ama bununu batı tipi öğretmen yetiştirmenin tarihiolduğunu belirtmek lazım. Günümüzde bu batı kopyacılığı bütün gücüyle devam ediyor. Liselerin sessiz sedasız dört yıla çıkarılmasından tutun değerler eğitimine, mesleki eğitim merkezlerinden okul öncesine verilen öneme kadar bu böyle.

Günümüzde batıcılık köylümüzden şehirlimize, dindarımızdan sekülerimize, işçimizden aydınımıza kadar kanıksanmış durumda. Bu bir gelişme yahut çağın bir gereği olarak değerlendiriliyor ama öyle değil elbette. Çünkü organik bir gelişme değil. Organik olsaydı tarihsel kırılmalar yaşamazdık,gelişimin önünü kapatmazdık; tam aksine ahilik teşkilatından mesleki eğitim, medreselerden üniversite, Enderun’dan araştırma enstitüleri çıkarabilirdik. Ama olmadı. Bu durum hem bizim hatamızdır hem de batılıların sömürgeci ruhuyla fırsata çevrilmesidir.

Gelinen noktada artık batı diye bir sorunumuz yok. Sorunumuz bir kambur gibi sırtımızda duran kendi kültürümüz. Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor (!). Gerçiortada elle tutulur bir kültür de kalmadı (Milli kültür diye bahsedilen bir tuhaflık var. Kültür zaten bir millete ait bir şeydir. Ayrıca etimolojik olarak millet aynı dine inanan insanlara denir. Fransızca national karşılığı olarak kullanıldığından anlamı daraltılmıştır. İşte batıcılık böyle bir şeydir. Sadece kavramları değil, onu kullanan insanı da daraltır). Öte yandan okullarımızın, evlerimizin, sokaklarımızın yapısı ve içi ne Türk kültürünü ne Müslüman kültürünü yansıtıyor. Fransızcadan aşırdığımız appartement’larda yaşamayı modernlik, çağdaşlık sanıyoruz. Ülkemiz baştan sona bu tuhaflıklarla doldu taştı. Okul binalarımız da elbette bu tuhaflıktan payını alıyor. Manevi kültür diye bahsedilenler arasında yer alan din bir psikolojiye; cami, türbe yahut cemaatler gibi sivil toplum yerleri de psikolojik rahatlama merkezlerine döndü. Türkçemiz ise sokaklarda yok. Tüm bunları sorun etmiyoruz çünkü sekülerlik artık bedenimizde değil ruhumuzda.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/kulturle-dirilmek/

Bu haber toplam 199 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim