• İstanbul 16 °C
  • Ankara 23 °C

Prof. Dr. İsmail Aydoğan: Partiler, seçim ve eğitim

Prof. Dr. İsmail Aydoğan: Partiler, seçim ve eğitim

YÖK’ün düzenlenmesinden öğretmen istihdamına, okul inşasından bedava kitaba, mesleki tekniğe verilen önemden okul öncesine kadar eğitim denilince akla gelen konularda partilerin politikalarının ve programlarının benzer olması küresel hegemonyanın gücünü gösterse de, toplumsal bir talebin olması, en azından bir karşılığının olması, toplumda küresel bir paradigmanın yerleşik olduğuna dalalet eder. Bu durum kültürcü bir bakış açısından oldukça hüzünlü olabilir ama postmodern ve neoliberal dünyada kültürün toplumsal bir karşılığının olmadığı dikkate alındığında tehlikeden çok prozak (prozac) toplumun oluştuğunu gösterir. Prozak toplumu (prozac nation) açısından sadece eğitimin değil hemen hiç bir şeyin niteliğinin bir anlamı yoktur. Sadece niteliğinin de değil varlığının bile bir anlamı yoktur.

Bu nedenle seçimle eğitimin düzeleceğine olan inançla partilerden eğitime dair elle tutulur bir politikanın olabileceğini beklemek aynı şeydir. Popülizm, bu nedenle, prozak toplumun eğlencesidir. Hemen her konuda küreselcilerin belirlediği ideallerin dışında bir ideal aramak yahut bu konulardan biri olan eğitimde küresel sermayenin dışında bir politikanın olabilmesi muhaldir. O halde seçim sürecinde politik arenada yer alan partilerin eğitime dair programlarını bir güftenin farklı besteleri olarak görmek gerek. Bir başka deyişle prozak bir toplumun müzik zevki dikkate alındığında bunu bir karaoke olarak görmek en doğrusudur.

Ayrıca eğitim açısından parti programları arasında içerik ve yöntem farklılığı olmadığı gibi söylem farklılığı da yoktur. İster muhafazakâr ister seküler olsun partilerin eğitim programlarını öne çıkarmalarının kayda değer bir karşılığının olmaması bu nedenle olsa gerek. Bir başka deyişle söylenecek bir şey yoksa susacak da bir şey yok demektir. O halde geriye kalan, yeri geldiğinde farklılık olduğunu söylemektir. Çünkü toplumlar açısından farklılığın ne olduğu önemli değil, farklılık sözcüğünün kendisi yeterince cazibelidir. Zaten olan da budur. Bunu en çok her partinin bünyesinde yer alan adanmış kişilerde görmek mümkündür. Bu nedenle partiler ve onların liderleri topluma konuşur gibi yaparlar ama esas muhatap aldıkları kesim bu adanmış kişilerdir. Çünkü reklamların muhatabı o ürünü alacak olanlar değil o ürünü almış olan kişilerdir. Yani reklamın asıl amacı reklam yaptırmaktır. Bu nedenle adanmış kişilerin farklıdır demesi, yeterli bir propagandadır.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/partiler-secim-ve-egitim/

Bu haber toplam 158 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim