-1-
Önceki yazılarımızda, emperyalizmin ‘z kuşağı oyunu’na karşı önerilerimizi sunmaya, ‘Milli bünyemizin saldırılara karşı dirençli olması gerektiği’ ile başlamış; genç kuşağa bir bütün halinde sahip çıkılmasının önemini belirterek devam etmiştik. Bu yazımızda da ‘gençlerin kimlik edinmesi’ konusuyla önerilerimizi sunuyoruz. Konuya bir benzetme ile başlayalım:
Kilit taşı köprü, kubbe, kemer veya tonozları oluşturan taş, kireç ve kumları, bir bedenin parçalarını birbirine bağlayan ve işlevsel hale getiren bir ruh gibidir. Yani kilit taşı binanın ruhu, o yapıların tamamlanmasını, ayakta durmasını ve işlev görmesini sağlayan ana unsurudur. Yapının üzerine binecek ağırlığı, yanındaki taşları, sanki organize ederek onlara aktarır. Yapının dengesini ve tehlikelere karşı mukavemetini geliştirir.
Bu yapıları yıkmak isteyenler, doğrudan kilit taşını hedef alırlarsa ancak zarar verebilirler, aksi halde bu mümkün olmaz.
Doğal ve yapma birer kemer ve onun üzerinde mavi boyayla işaretlenmiş kilit taşı.
Konumuz olan kişilikteki ‘kimlik’ te tıpkı sanat, mimari ve inşaattaki ‘kilit taşı’ gibidir ve kişilikte aynı işlevleri yerine getirir. Mimaride kilit taşı gibi, kişilikte de kimliğin çok büyük bir yeri ve önemi vardır. Kimliksiz insan, okyanusta kılavuzsuz kalmış olan insan gibidir. Ne yapacağını, hangi yöne gideceğini bilemez. Kimlik kazanılamazsa ergen ya renkten renge, kılıktan kılığa girebilen bukalemun tipli ya hedefsiz ve davasız bir insan olur ya buhrana sürüklenir ya da ters bir kimliğe bürünür.
Devamı: https://www.maarifinsesi.com/emperyalizmin-z-kusagi-oyununa-karsi-oneriler-iii/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.