• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

Rabianur Akmaz: “Her Müslümanın Ortak Davası: Kudüs”

Rabianur Akmaz: “Her Müslümanın Ortak Davası: Kudüs”
“Her Müslümanın Ortak Davası: Kudüs”

İslâm’da Kudüs’ün Yeri

Bilindiği üzere İslâm’da Kudüs’ün özel bir yeri ve önemi bulunmaktadır.

Kudüs İlk Kıblemizdir.

Müslümanlar için en büyük önemi ilk kıblemiz oluşudur. Resulullah (s.a.v.) ve ashabı, bi’setin onuncu yılı namazın farz kılındığı İsra ve Miraç Gecesinden başlayarak Mekke’de üç yıl; hicretten sonra Medine’de de on altı ay boyunca Kudüs’e yönelerek namaz kılmışlardır. Müslümanlara yüzlerini Kâbe’ye- Mescid-i Haram’a çevirmelerini emreden Kur’an ayetleri ininceye kadar durum bu şekilde devam etmiştir.

Kudüs İsra ve Miraç gecesidir.

Yüce Allah (c.c.) yeryüzünde gerçekleşen İsra yolculuğunun bitiş ve gökyüzünde gerçekleşen Miraç yolculuğunun da başlangıç noktası olarak burayı tayin etmiştir. ‘’Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.’’ (İsra 17) Ayetin burada övüp ‘’çevresini mübarek kıldığımız’’ diye nitelendirdiği mescit, Mescid-i Aksa’dır.

Kudüs Ribat ve Cihad yurdudur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sürekli olarak ümmetine burayı korumalarını, düşman eline esir düşmemesi için uğrunda cihat etmelerini ve esir düşmesi halinde ise savaşıp özgürlüğüne kavuşturmalarını söylemiştir.

Yusuf el Karadâvî’nin “Her Müslümanın Ortak Davası: Kudüs” kitabı öncelikle İslâm’da Kudüs’ün ne anlam ifade ettiğini söylemekte. Daha sonraki kısımda Kudüs’ü Yahudileştirme Çabaları başlığı altında 1917’de imzalanan ve Filistin’de Yahudilere millî yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu, 1947’de önemli bir gelişme olan BM Genel Kurulu’nun aldığı kararla Filistin topraklarının bölünmesi ve 1948’e gelindiğinde İsrail Devleti’nin resmen kurulmuş olduğu anlatılmakta. Sonrasında 1967 ‘Altı Gün Savaşı’nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’nin İsrail tarafından işgalini okumaktayız.

Aynı başlık içinde Arapların Acizliği konusu yer almakta. Arapların acizliği onların kaçınılmaz kaderleri değildir, bir an evvel sona ermesi gereken tehlikeli bir durumdur. Acizliğin en önemli nedeninin Camp David Anlaşması olduğu ve anlaşma beraberinde Mısır’ın İslam ümmetinden koptuğu açıklanmaktadır. Müslümanların Zaafı ve Güçsüzlüğü bahs-i diğer. Nasıl ki Arapların acizliği arızî (geçici) bir durum ise Müslümanların zaafı da arızîdir. Bu durum bir hastalık gibi bulaşmıştır ancak ümmet içinde bulunduğu musibet ve felaketlerden altının ateşten çıktığı gibi olduğundan daha parlak ve daha berrak bir şekilde çıkmayı başarmıştır, başaracaktır.

 

Amerika’nın Nüfus ve Hegomanyası

Amerika’nın sahip olduğu nüfuz ve hâkimiyet asla insanlığın kaçınılmaz kaderi değildir. Sünnetullah gereği güçlü, sonsuza dek güçlü kalmayacağı gibi, zayıf da sonsuza dek zayıf kalmayacaktır.

Bir başka etken ‘Dünyanın Sessizliği’: Gerçekte bu etken Amerika’nın dünyaya egemen olmasının bir sonucu olarak ifade edilmiştir.

Tüm bu olumsuz etkenler yanında yazar Karadavî, asla ümitsizliğe düşülmemesi gerektiğini vurgular. Tek eksiğimizin direnme ve mücadele isteğiniz zayıflığı, içinde bulunduğumuz güçsüzlükten kurtulmak ve zillet içinde yaşamaya rıza göstermek olduğunu ifade eder.  

Yapmamız gereken düşmanın karşısına çıkıp var gücümüzle ‘Hayır’ diye haykırmaktır. Yazar burada zulme sessiz kalınmamasının zalimin tahakkümü altında yaşamaya razı olmadan direnmenin, cihadın önemini yineler.

Bir başka bölümde İsrail ile Aramızdaki Savaşın Hakikati’ne değiniliyor. İsrail İle Aramızdaki Savaşın Hakikati bölümünde, Yahudilerle mücadelemizin gerçek sebebi bulunmakta. Gerçek şu ki Yahudilerle aramızdaki savaş kuşkusuz topraklarımızı -bir İslam toprağı olan Filistin’i- işgal etmeleri, bu toprakların öz sahipleri olan halkımızı yurtlarından sürüp çıkarmaları ve yabancı varlıklarını silah zoruyla, kan dökerek bize dayatmalarıdır. Yahudilerin Kudüs ve Filistin üzerindeki hak iddialarının tümü batıldır.

İslâmî Fetihler

Müslümanlar Kudüs’ü Hz.Ömer (r.a.) döneminde fethettiler. Siyonistlerin Osmanlı Devleti üzerindeki baskıları söz konusuydu o dönemde. Siyonist lider Theodor Herzl, II. Abdülhamit’ten Yahudilerin Filistin’e göç etmelerine izin verecek resmi bir ferman elde etmek için yoğun bir çaba sarf etmiştir.

Ancak Abdülhamid böyle bir durumu asla düşünmedi toprakların millete ait olduğunu asla satmayacağını dile getirdi. Dik duruşuyla örnek Müslüman bir şahsiyet olarak zihnimize kazındı.

Kur’an’ın Mantığı: Yeryüzüne Sâlihler Varis Olacaktır!

Kur’an’ın mantığına göre Yüce Allah (c.c.) yeryüzünü bir ırka ya da millete değil sâlih kullarına verecek ve onları yeryüzünün varisleri kılacaktır. Sâlihler, yeryüzünü; zulmeden, taşkınlık yapan, Allah’ın Peygamberlerini yalanlayan, onlara eziyet eden ve insanları Allah yolundan alıkoyanlardan alarak oraya varis olacaklardır.

 

Düşmanımızı Tanıdık mı?

Düşmanına karşı savaşan her insan, düşmanını tüm yönleriyle tanımalıdır; geçmişini, kişiliğini, temel özelliklerini bilmelidir. Düşmanımızı tanımamıza yardım eden temel kaynaklar olarak şunlar sıralanıyor;

1- Kur’an-ı Kerim: ‘’Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık.’’ Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın sonrasında hiç çekinmeden ahitlerini bozan kimselerdir.’’ (Enfal, 8.)

2- Yahudilerin Kutsal Kitabı Tevrat: Tevrat onlarla ilgili şöyle der: ‘’ Eğri ve sapık kuşak! Rabbe böylemi karşılık verilir, ey akılsız ve bilgelikten yoksun halk?’’

(Rab): ‘’Yüzümü onlardan çevirecek ve sonlarının ne olacağını göreceğim, dedi. Çünkü onlar sapık bir kuşak ve güvenilmez çocuklardır.’’ ( Tesniye, 32:20.)

3-Tarih: Tarih bize Yahudileri başkalarının enkazı üzerinde yükselmeye çalışan kimseler olarak göstermekte. Muhammed İzzet Derveze’nin ‘’Tarihu Beni İsrail Min Esfarihim’’ (Kendi Kitaplarına Göre İsrailoğullarının Tarihi) isimli kitabı bu hakikatleri beyan etmektedir.

4-Çağdaş Yazarların Yahudilerle İlgili Kitapları:

Hristiyanlığı ve Marksizm’i terk edip Allah’ın hidayetine mazhar olan ünlü Fransız düşünür Roger veya Reca- Garaudy’nin ‘’Ahlamu’s-Suhyuniyye ve Edaliluha (Siyonizmin Hayal ve Yanılgıları) isimli kitabı örnektir. Garaudy, Müslüman olduktan sonra yayınladığı bu kitabını Müslüman olmadan önce kaleme almıştır.

5-Yahudilerin Mevcut Yaşantıları: Yahudilerle yapılan birçok savaşta onların mantığın gücüne değil, gücün mantığına inanan bir toplum olduklarını gördük.

6-Yahudilerin Kendileriyle İlgili Kaleme Aldıkları Metinler:

Siyonistler şiddet felsefesiyle ilgili ‘’Savaşıyorum, o halde varım.’’ diyen Menahem Begin’in İsyan (The Revolt) kitabında açıklık kazanmaktadır. Şiddet filozofu Begin şöyle diyor: ‘’ Kan, ateş,kül ve gözyaşından dünyanın 1800 yıldan beri hiç görmediği ‘savaşan Yahudi’ adında yeni bir insan türü doğacaktır. Bizler bunu gerçekleştirmek için bir an evvel hücuma geçmeli ve katillere saldırmalıyız. Sonunda bu uğurda akıtılan ter ve kanla gurur duyacak asil ve güçlü bir nesil doğacaktır.’’ Açıktır ki Yahudiler kendileri seçilmiş kullar olarak görmekte her türlü girişimi kendi ırklarınca meşru ve makul görmekteler..!

Siyonistlerin, dünyayı ‘’Yahudiler’’ ve ‘’Ötekiler’’ olarak ayırıp sonra da buna tarihsel bir boyut kazandırmaları Haham Moşe Ben-Sihyun’un sözlerinde adeta bir cinayete dönüşmektedir. Bu kişi, Filistinlilerin ortadan kaldırılmasını Filistin’in de işgal edilmesini öngören bir üslupla Talmud’u açıklamaktadır. Bu ayrım, İsrail merkez komutanlığı hahamı, Abraham Avidan’ın sözlerinde çirkin bir ırkçılığa dönüşmektedir. Bu kişinin ilham aldığı dini yasalar göre Yahudiler, başkalarına asla güvenmemelidirler. Haham Avidan İsrail askerlerine şu telkinlerde bulunuyor: ‘’Dini yasaların öngördüğü şekilde size başkalarını ve de onların iyilerini öldürme ruhsatı verilmiştir. Bu üzerinize düşen bir görevdir.’’ Sözlerine dayanak olarak kendilerine Talmud’tan şu sözleri aktarıyor: ‘’Üzerinize düşen, insanların en iyilerini öldürmenizdir.’’

Kısacası Siyonizm’in hedeflerinde şu tehlikeler yer alır; Irkçılık, Şiddet ve Düşmanlık, Yayılmacılık, Ahlaksızlık, Cimrilik ve Mala Kulluk.

Siyonizm, Emperyalizmin En Üst Aşamasıdır!

Bu başlık içerisinde yerleşimci emperyalizm, yayılmacı emperyalizm, ırkçı(etnik) emperyalizm, zalim emperyalizm ve son olarak terörist emperyalizm yer almaktadır.

Siyonizm Tüm Dünya İçin Bir Tehlikedir!

Sözde Devlet İsrail (!)

1947’deki ‘’taksim kararını’’ ümmet olarak reddettik.

1987’ de HAMAS (Filistin İslâmî Direniş Hareketi) 1. İntifada ile İsrail’İ titretti.

Müslümanları Saran: ‘’Vehn’’

Vehn; Hz. Peygamber’in  (s.a.v.) İslâm tarihinin en çalkantılı döneminde ümmeti ondan şiddetle sakındırdığı manevi tehlikedir. Resulullah (s.a.v.) ‘’Allah düşmanlarınızın kalbinden size karşı duydukları korkuyu kaldıracak ve kalbinize vehn’i yerleştirecektir buyurdular. Orada bulunanlardan biri ‘’Ey Allah’ın Resulü (s.a.v.) vehn nedir? ‘’ Dünya sevgisi ve ölüme karşı isteksizliktir.’’ buyurdular. ( Hadis Ebu Davud ve Ahmed rivayet etmiştir.)

İSLÂMÎ UYANIŞ ASLA ÖLMEYECEKTİR!

Kitabın sonunda Tavsiyeler kısmı bulunmaktadır.

‘’Biz Müslümanlar, İslam davetçileriyiz. Savaş yanlısı değiliz. Fakat kendimizi, vatanımızı ve kutsal değerlerimizi savunmak için ölümüne de savaşırız. Çünkü bu durumda savaşımız Allah (c.c.) yolunda olacaktır. Bu, iman ehlinin sonsuza dek değişmeyen tavrıdır. ‘’İman edenler Allah yolunda savaşırlar, kafir olanlar ise tağut yolunda savaşırlar.’’ ( Nisa, 4>)

Tavsiyeler şu şekilde sıralanmıştır:

1-Daha sonra İntifada ismini alan ‘Cami Devrimi’ tekrar canlandırılmalıdır.

2-İsraille her türlü ‘normalleştirme’ fikri reddedilmelidir.

3- İktisadi anlamda İsrail boykot edilmeli ve bu boykot etkin bir şekilde sürdürülmelidir.

4- Araplar ve Müslümanlar aralarındaki anlaşmazlıkları sonlandırıp birbirlerine sağlam bir şekilde kenetlenmelidirler. Kelime-i Tevhid’in ışığında uzlaşmak için çabalamalıyız!

5-Bizedüşen mücadelemizin İslâmî yönünü açıkça ilan etmektir.

6-Kudüs’ü kurtarmak için uluslararası bir İslâmî Komite oluşturmalıyız.

7-Mescid-i Aksa’yı Kurtarma Heyeti adında uluslararası bir heyet kurulmalı; heyetin görevi Kudüs Fonu altında tüm dünya Müslümanların -hatta tüm şerefli ve hür insanların- katkıda bulunabilmelerini sağlamak olmalıdır.

Hak, er ya da geç Galip gelecektir. Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: ‘’Müminlere yardım etmek Bizim üzerimizde bir haktır.’’ (Rum, 30')

Sonuç olarak, Filistin için mücadele edebilmenin direniş ile mümkün olduğu ifade ediliyor. Evet direnerek dirilmek Hakk olan davada her dem diri olmak. Direnişin yanı sıra devamlı olan bir bilinçlenme faaliyeti yanlış algıları düzeltmek açısından önemli olacaktır.

Filistin Meselesi, yalnızca Filistinlerin ya da Arapların meselesi değildir. Hamas yapılanmasının ifade ettiği şekliyle ‘’Filistin İslâmî bir meseledir.’’ Tüm Müslümanların, Ümmetindir.

 

*Prof.Dr.Yusuf el Karadâvî

Yayın No Seri : 15 Karadâvî Külliyatı: 9

Tercüme: İzzet Marangozoğlu

Editör: Recep Songül

Basım: 8.Baskı Nisan 2014

Yayın: Nida Yayıncılık

 *Bu kitap ‘İslâmî Uyanış Serisi’nin onuncusudur. 

Bu haber toplam 12266 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim