İslami bilinç ve kimliği kazanmaya başladığımız yıllarda en büyük temennilerimizden biri şuydu: ‘’Radyolarda bize 10 dakika konuşma hakkı tanısınlar.’’
Siz görün nasıl bir toplumsal değişim fırtınası estiriyoruz, havasındaydık…
Sonraki yıllarda İran İslam Devrimi gerçekleşince, Tahran’dan Türkçe yayın yapan ‘İran İslam Cumhuriyetinin Sesi’ radyosu ile kısa dalga da tanıştık… Zamanın hızlı akışı içerisinde özel radyo ve televizyonlarla buluştuk… Şimdilerde onlarca özel kanalımız var… Var olmasına varda biz o mecralarda ne kadar varız?
Nereden nereye geldik? İbretlik bir halimiz var… Dün bizler için bir rüya, bir muştu olan medya dünyası, şimdilerde üzerinde derin derin düşünmemiz gereken bir durum arz ediyor…
Dijital dünyanın dejenerasyonundan din de etkileniyor… Dini söylemin seküler ve popüler medyaya adaptasyonu ile karşı karşıyayız…
Mutlaka faydalı fonksiyonları olan sosyal medya, denetleyici bir mekanizmadan yoksun kalınca kontrolsüz gidişat ciddi kafa karışıkların mecrası oluveriyor…
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/din-medyasi-mi-medya-dini-mi/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.