Gerek 1999 sonunda Helsinki’deki AB zirvesinde Türkiye’nin adaylığının kabul edilmesi, gerek müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde resmen başlatılması kararlarının gerisindeki en önemli faktörlerden biri, Almanya’da başbakanlık koltuğunda sosyal demokrat bir politikacı olan Gerhard Schroder’in oturuyor olmasıydı.
Schroder’in bu görevini 2005 Kasım ayı sonunda Türkiye için AB’ye tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” fikrini savunduğunu gizlemeyen Hıristiyan Demokrat Angela Merkel’e devretmesi ve ardından bir dizi başka faktörün de denkleme girmesiyle birlikte, müzakere süreci sonradan kademe kademe hız kesmiş ve bugün olduğu gibi fiilen durma noktasına gelmiştir.
Ancak önceki gün yapılan seçimlerde az bir farkla Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) birinci gelmiş olması ve bu partinin adayı Olaf Scholz’un muhtemel bir koalisyonun başbakanlığı için daha şanslı konumda bulunması, tüm üyelik sürecinde girilen olumsuz süreci tersyüz edebilme gibi bir potansiyel taşımıyor ne yazık ki...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.