Televizyonun 1968 kalkınma planında olmamasına rağmen apar topar açılmasının sebebini ekonomik dayatmalara bağladı. Reklamın bütün kitle iletişim araçlarının vazgeçilmezi olduğuna ve belirleyiciliğine dikkat çeken Mete, bu dönem ekipman ve eleman ihtiyacı tamamlanmadan ve bir çok eksikle TRT’nin kurulmasını bu reklam ve ekonomik dayatmalara bağlı gördüğünü açıkladı. Türkiye’nin her tarafına televizyonda yayınlanan reklamlarla ulaşılmasının bu konuda itici bir güç olduğuna dikkat çekti. Bu hızla televizyonun kurulmasının televizyonculuğumuzu “dışa bağımlı” hale getirdiğini belirtti. “Televizyonculuk serüvenimizin durumu modernleşme serüvenimizdir” dedi.
TRT’den sonra özel televizyonların Özal’ın yurt dışından yayın formülü ile kurulduğunu anlatan Mete, “Televizyonculuğumuzda artık “çoğulcu” bir yapı var gibi görünüyor. Ama buna “çoklu” bir yapı diyebiliriz. Tıpkı demokrasimiz gibi” dedi.
Bir televizyoncu olarak bir televizyonu diğer bir televizyondan ayıramadığını belirten Mete, tek tek program bazında farklılık oluşturulabileceğine dikkat çekti. Televizyon dizilerinden örnekler ve katılımcılardan gelen sorularla tamamlanan konuşma “Televizyonculuğumuz” üzerine yapılan kısa bir tarih okuması mahiyetinde idi.
Haber: Dilara Coşkun
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.