Özellikle olayın, sömürgeciliğin başkenti Avrupa’da giderek farklı bir boyut kazanması ise oldukça önemlidir.
Yıllar önce Fanon’u okuduğumda o zamanlar belki bir düşünce olarak belki de öfkeden ‘birgün bu dünyanın lanetlileri ayağa kalkıp Batının kalbinde yürüyerek Batılı Beyaz Adamın yüzüne karşı bu vahşetin hesabını sorabilirler mi’ diye çok düşünmüş, etrafımdakilerle konuşmaya çalışmıştım. Çalışmıştım diyorum, çünkü bizim ülkemizde bile ‘Batının kutsallığına’ öyle inanılıyordu ki o zamanlar bu tür şeyleri düşünmek de tartışmak da kolay değildi. İnanır mısınız bilmem; üniversite hocaları arasında dahi neredeyse ‘Medeniyetten uzak o adamları almışlar, Batı ülkelerinde yaşama şansı vermişler, ne hesap sorması’ diyenlerin sayısı az değildi.
GÜN DÖNDÜ
Evet, artık zamanın ruhu değişmiştir; Batının mutlak üstünlüğü, o üstünlüğü kuran zihin dünyasının sefaleti bütün çıplaklığıyla ortaya dökülmüştür. Afrika’nın, Asya’nın, Ortadoğu’nun sadece yer altı yer üstü zenginliklerini değil insanlarını gemilere doldurup esir pazarlarında satan, madenlerde çiftliklerde en ağır şartlar altında sömüren, kesik damarlarındaki kanı emen, bütün kültürel varlığını parçalayıp tahrip eden Batılı Beyaz adamın vahşetini, cinayetlerini kimse, bilhassa o alınıp satılan, ülkeleri yağmalanan insanların çocukları unutmamışlardır.
Devamı: https://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/batinin-kabusu/haber-1085308
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.