• İstanbul 22 °C
  • Ankara 18 °C

Yaşama Felsefesi

Yaşama Felsefesi
Künye: Yaşama Felsefesi, Nermi Uygur, Kabalcı Yayınları, 1994, İstanbul.

***

Sorusuz sorgusuz herkesin sevdiği bir felsefeyi benimseyen: ya düşünme tembeli, ya düşünme korkağı, ya düşünme emeklisidir. (s.1)

İnsanların çoğu günün en güzel saatlerini, ne yazık ki çoğun, ıvır-zıvırla, dedikoduyla, tembellik, çamur atma, öfke, küskünlük, kıskançlık ve benzeri şeylerle öldürüyorlar. Sonra da kalkmışlar yaşıyoruz diyorlar. (s.22)

Nice yıllar yılı insan kendisiyle birlikte yaşar. Sonra bir de bakar ki, kendine rastlayamamış. Ne içinden geleni söyleyebilmiş ne dilediğini yapabilmiş ne istediğini sevebilmiş ne gönlünce yaşayabilmiş. Her şeye, her şeye zaman ayırmış ama kendine zamanı olmamış. İşleri bir türlü bitemediği için sonunda kendini unutmuş. (s.22)

İnsanlararası iyi ilişkilerde son derece önemli bir yeri var düşgücünün. Kendini başkasının yerine koymayan, olanca varlığıyla başkalarının duygu ve düşüncelerini anlayışla yaşamaya çalışmayan, kılı kıpırdamaksızın büyük kötülükler edebilir. Herkesin kendine özgü bir dünyası var. Her birimiz, eninde sonunda, kendi gözlerimizle dünyaya bakarız. Gerçek gerçekçilik: herkesin kendi dünyasının herkesinkiyle özdeş olmadığını bilmek, ona göre davranmaktır. (s.35)

Olgunlaşmak: neyin zorlanıp neyin zorlanmayacağını özden yaşayıp öğrenmek aslında. Herkes için azçok değişik bir yolu yordamı, bir ölçeği var bunun. (s.55)

İki kişinin karşılaşması iki uygarlığın karşılaşması gibi bir şey. İkisi de karışık, karmaşık, çokyönlü bir olay-düğümü. Aralarındaki en büyük ayrımsa, kişiden kişiye karşılaşmaların uygarlıklar-arası karşılaşmalardan çok daha doğrudan, tezetkili, duygusal ve somut olmasıdır. (s.62)

Usta, çırağını, görünüşte belirli bir uğraş doğrultusunda ufak-tefek işlerle oyalarken, çırağı kendi özüne en uygun biçimde olgunlaşmaya bırakan kişidir. Çırak için olgunlaşmanın ne denli zor bir süreç olduğunu iyice bildiği içindir ki, usta, çırağı oyalarken oyalamada gösterir ustalığını. Genellikle tezcanlıdır çıraklar; her şeyi bir günde öğrenmek isterler. Oysa öğrenim belli bir yavaşlıktır; çünkü öğrenim kişi olgunluğunun bir parçasıdır. İşte bundan usta, çırağın, insan olarak yaşayıp yetişmesini elinden geldiğince çarpıtmadan düzenleyip denetlemekten başka bir görevle görevlendirmez kendini. Böylece, ustanın çırağa en büyük katkısı: belirli bir iş yetisi bir yapma becerisi aktarmak değil, çırağın iş dışında kendi kendisini yetiştirmesine yardımcı olmaktır. Belirli bir işte çıraktan inceden inceye başarı bekleyip çırağı tekyanlı bir alıştırmalar zincirine bağlayan sözümona usta, çırağın yetişip gelişmesini darlaştırır aslında. (s.69)

Devamı: https://www.edebifikir.com/kitap/yasama-felsefesi.html

Bu haber toplam 305 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim