İstanbul, Türkler tarafından altıncı defa muhasara edilir (1422). Bizans İmparatoru derhal ezelî taktiğine başvurup Sultan II. Murad’ın kardeşlerinden Şehzade Mustafa Bey’i (“Düzmece Mustafa” ile karışmaması için tarihçilerimiz buna “Küçük Mustafa” diyor) kışkırtıp isyan ettirir.
Padişah fethi öylesine ister, Ayasofya’da namaz kılmakta o kadar acele eder ki, kendi önderliğinde fethin gerçekleşmeyeceğini anlar anlamaz, tahtı on iki yaşındaki oğlu Şehzade Mehmed’e terk eder…
Tarihte ilk ve tek örnektir: Muhteşem bir fedakârlıktır…
Böylece fetih, Sultan II. Murad’ın oğlu Mehmed Han’a kalır. Fakat malum olaylar gelişir. Sultan İkinci Murad tahta döner. Oğlu “Fatih” olmak için dokuz yıl daha bekleyecektir. Gerisi malum…
Osmanlı Devleti’nin kuruluş günlerine ne zaman insem şu soru kafama takılır: “Anadolu’ya giren Kayıhan Aşireti (Osmanlı Devleti’ni kuranlar), Bizans gibi güçlü bir devlet olduğunu bile bile neden İstanbul’a doğru yürüyüşünü sürdürmüştür?”
Bunu Konstantiniye’yi fetheden komutana ve ordusuna ilişkin meşhur hadis-i şerife bağlıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.