Gençliğimin İstanbul’u böyle kaba-saba, gürültücü, sivri, gururlu, iri, böyle karmaşık değildi: Bütün şehir, “asalet” içinde hüzünlü bir yalnızlığa bürünmüş haliyle keşfedilmeyi beklerdi.
Eski İstanbul’da “asalet”in yanı sıra “zarafet”, “letafet” ve “azamet” vardı. Kısacası gençliğimin İstanbul’u “Aziz İstanbul”du.
“Rehber İnsan” açısından da oldukça zengindi. Bu yüzden benim neslim, şimdiki adam kıtlığında, adamcıkları “Rehber İnsan” olarak kabullenmek mecburiyeti içinde kıvranan yeni kuşaklardan daha talihli…
Gençliğimin geçtiği İstanbul’da Mahir İz’in sohbetlerine katılabilir, Cemil Meriç’le sosyolojik tahliller yapabilir, Münir Süleyman Çapanoğlu ile yakın tarihin mayın tarlasına ürkek adımlar atabilirdik.
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yavuz-bahadiroglu/eski-istanbul-daha-istanbuldu-32680.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.