• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Yusuf Alpaslan Özdemir: Konya’dan İsmet Özel Geçti

Yusuf Alpaslan Özdemir: Konya’dan İsmet Özel Geçti
Hafta sonunda değil sadece Türkiye’nin değil, dünyanın yaşayan en büyük şairini dünya gözüyle canlı dinlemek ve görmek heyecanıyla Mevlâna Kültür Merkezi Sultan Veled Salonunda yerimizi aldık.

İsmet Özel’in fahri başkanlığında çalışmalarına devam eden İstiklâl Marşı Derneği 16 Şevval 1444 Cumartesi günü “Yemini Olan Yegane Millet ve Diğerleri” serlevhalı bir panel tertip etti şehrimizde. Panel öncesinde İstiklâl Korosu da Türk Musikisinden yedi eser icra etti.

15.30 olarak ilân edilen program 15.48’de tekbirler ve İstiklâl Marşının on kıtasının İsmet Özel uyarlaması çerçevesinde okunmasıyla başladı. Doğrusu ben Özel’in yorumundaki heyecanı, ahengi bulamadım: Yer yer makam da mevki de kayıplara karıştı, kayıplar arandı, yerlerine konulmaya çalışıldı. Neyse, sonra İstiklâl Korosu kulaklarımızın pasını silmeye yaraşır yarım saatlik bir konser verdi. Ardından panel başladı. Konuşmacı olarak katılan üç arkadaştan birinin adı Gökhan, ortada sanırım Konya şube başkanı(imiş) siyah tişörtlü arkadaş ve en sağda İstanbul Şubeden İbrahim Keskin vardı. İsmet Özel aralarında yoktu, konuşma yapıp yapmayacağını kimse bilmiyordu ve program afişlerinde “İsmet Özel himayesinde” ibaresi kuşkularımızı artırdı. İsmet Özel’in konuşup konuşmayacağı belirsizliğinin hakim olduğu başlangıç anındaki gerilim ilk sözü alan Konya Dernek Başkanı arkadaşın Kemal Kılıçdaroğlu yanlısı, bol AKP dillendirmeli yaklaşık yarım saatlik konuşması ile tavan yaptı. Sonrasında konuşma yapan isminin Gökhan olduğunu duyduğum genç arkadaş çıtayı biraz daha yükseltti. Son sözü alan ve diğer ikisine göre daha aklı başında olan İbrahim Keskin ile panel de program da saat yaklaşık 18.00’da sona erdi.

Peki ne dedi bu arkadaşlar? Cumhuriyetin 100. Yılı olmasına ve çok dillendirilmesine rağmen bir coşku gözlemlemiyormuş Konya Dernek Başkanı; ayrıca başkanlık sistemi lâneti başımıza belâ edilmiş, bizi kısıtlı tercihlere mecbur bırakmış bu sistem, eş anlamlı kelimeler diye bir şeyin olmadığına, her kelimenin farklı hüviyetler taşıdığına inanıyormuş, meselâ misak, and gibi.

Kelimelerin ve kavramların etiketlemenin en önemli müsebbibi olduğu, kişilerin kelime tercihlerinden ideolojilerinin faş olduğu bir dönemde ilk iki konuşmacının yerli yersiz ve sıkça kullandıkları “AKP” tercihleri doğrusu dikkat çekici, daha ötesi Konya’mızda cesurca(!) bir hususiyetti. Partinin kurucuları ve tüzüğünde Adalet ve Kalkınma Partisi ismi kamuoyuna duyurulmuş, kısaltılmış şeklinin de AK PARTİ olduğu muştulanmış. AKP diyenlerin senin savunduğun değerlerin uzağında olduğunu biliyorsun ama ikide bir AKP AKP deyip duruyorsun! Neyse; ikinci konuşmacı Gökhan aldı arkadaş aldı sazı eline: Bunun annesi babası Şafiymiş, amma velâkin belli gelişmeler hasebiyle bu ve iki kardeşi Sünni olmuşlar. İnsanlara Türk ve Sünni olmayı teklif ediyormuş. Muharrem İnce bir konuşmasında Alevi olmak istediğini söylemiş ama İnce alevi olamazmış; lâkin Kılıçdaroğlu arzu ederse sünni olabilirmiş falan filân. Böyle mezhep, siyaset minvallerinde konuşması sürerken kapalı bir kadının protestosuna şahitlik etti salon. Kadının duyabildiğim kadarıyla “Gelmişsiniz burada Kılıçdaroğlu, CHP övgüsü yapıyorsunuz, yazıklar olsun” minvalindeki sözleri üzerine görevliler olaya müdahale etti. Salondan epey bir desteğin çıktığı da hissedildi ve yer yer görüldü. Başka bir iki dinleyicinin; ‘İsmet Özel konuşacak mı konuşmayacak mı?’ sorusunun cevabı ‘konuşmayacak’ şeklinde karşılık bulunca da salonu terk edenler oldu. Başka neler dedi bu arkadaş diye sorarsanız ana hatlarıyla size şu cümleleri özetleyerek aktarabilirim; “Biz hesap etmiyoruz ama kâfirler(!) Misak-ı Milli’yi hesap ederek sabırla ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar. Bürün olup bitenler Misak-ı Milli ile alâkalı.(…)Fahreddin Paşa Milli Mücadeleye dahil edilmemiş, Yedigün’deki yazıları Mustafa Kemal’i çok kızdırmış, bu yazıları Gökhan Bey bir türlü bulamamış ama arşivlerde varmış. Yani mezhepler, önceki konuşmada olduğu gibi bol “kâfir” hitabı tekrarlı, Kanal İstanbul ve akarsu taşımacılığı, Misak-ı Milli vd. gibi konular çerçevesinde sürdü konuşma. Mustafa Kemal hitaplarını da eklemeliyim kavram/kelime tercihleri kadrosuna.

Panelde son sözü alan ve konuşma metninde siyasete daha az yer veren İbrahim Keskin’in sözleri daha bilinçli ve şuurlu idi diyebilirim. Sakarya Zaferinin son derece önemli ve dönüm noktası bir zafer olduğunu, Sakarya Savaşının asıl kahramanının ayağını kırdığı için Ankara’da istirahate çekilen Mustafa Kemal değil Fevzi Çakmak olduğunu, Sakarya Savaşı’nın ve gerçeklerinin Büyük Taarruzla kapatılmaya çalışıldığını, savaş sonrasında Yunanlılar lehine haksızlıklar yapıldığı minvalinde bir içerik (hatta bu bölümde ‘baklava börek bizim, Selânik Yunan’ın’ vurgusu hoşuma gitti) dinledik.

Panelin kapanış konuşmasını Konya Dernek Başkanı yaptı; “Dünyada sömürgeci ve müstemleke devletler olarak iki tür devlet vardır. Bunun istinası Türkiye, İran, Afganistan’dır. Bize şu dayatılıyor ara ara; ‘Ya bu diyardan gideceksin, ya bu deveyi güdeceksiniz’ Biz deve çobanı değiliz; ne bu deveyi güdeceğiz, ne de bu diyardan gideceğiz.”

Sultan Veled Salonunun üst katı da ara boşlukları da hınca hınç doluydu ve hepimiz büyük şairi dinlemek arzusundaydık ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Panelde bol bol ‘kâfirli, Misak-ı Milli’li, mezhepli, AKP’li, Başkanlık sistemli, Mustafa Kemal’li’ konuşmalar dinledik, katılmadığımız pek çok görüşe sabrettik. Yeri geldiğinde ve fırsatını bulduğunda her şeye sesini çıkarmaktan imtina etmeyen, büyük ve yerinde lâflar eden “Büyük Şair”in de müdahil olmasını, bazı düşüncelere sebeplerini de söyleyerek katılmadığını vurgulamasını isterdik.

Toparlayacak olursak beklemediğimiz şekil ve şemalde bir İsmet Özel hafta sonu yaşadık. Belli bazı düşüncelere/hitaplara ve kavramların dillendirilmesine üzüldük; lâkin İsmet Özel’i dünya gözüyle yakından gördüğümüz için de berhudar olduk.

İstiklâl Marşı Derneğinin resmi internet sitesinde panellerin içerikleri yayınlanıyor. Bir müddet sonra Konya’daki panelin konuşmaları da tam metin olarak siteye dahil edilecektir. Mütevazı bir köşe yazısı sınırlarında tam metni aktaramam ama isteyenler bir süre sonra derneğin sitesinden okuyabilirler konuşmaların içeriklerini.

&&&

Derneğin yöneticisi ve üyesi gençlerde bir kafa karışıklığı, kalabalıklar ve İsmet Özel karşısında bir şaşırıp kalma/ bocalama, dikkat çekme arzusu taşıyabileceklerini düşünüyor(hissediyor)um. Hüsn-ü zanla bakmaya çalışıyorum, “Büyük Şair”in varlığına şükrümü göz önünde bulundurmak istiyorum ve bunların hatırına bazı cümleleri kendime saklıyorum. Sürekli altını çizdikleri Misak-ı Milli, birlik beraberlik vurgularının belki de en önemli ve hassas 14 Mayıs evresinde daha cesur ve net bir tavır ortaya koymayı gerektirdiğini düşünüyorum. Neticede İsmet Özel müdahil olmalıydı, dinleyicilerin düş kırıklığını gidermeliydi ve gençlerdeki kafa karışıklığını…

Paneli de, konuşmaların bazı bölümlerini, takınılan tutumu unutmak, yok saymak en doğrusu sanırım. Hayırlısı olsun…

 

 

 

Bu haber toplam 392 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim