Bu düşünce yapısı aslında 90’lı yıllardan kalma bir alışkanlıktır. Türkiye’nin 1990’lı yıllarda yaşadığı siyasi ve iktisadi kaos ortamı sebebiyle döviz kullanımı oldukça yüksekti.
2002 sonrasında Türkiye’de yaşanan siyasi istikrar ortamıyla birlikte Türkiye’nin yaşadığı puslu hava bir nebze dağılmıştı. Ancak 2013 yılında gezi olaylarıyla başlayan süreç ve sonrasında yaşananlarla yeniden Türkiye’nin 90’lı yıllarda yaşadığı siyasi ve iktisadi kaosa dönmesi için uğraşıldı.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye’ye karşı başlatılan ekonomik saldırılar, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın bir yolu olarak görüldü. Ekonomik saldırıların en büyüğü yaptırımlar ve döviz kuru manipülasyonları üzerinden gerçekleşti. Döviz kuru üzerinden saldırabilmelerinin nedeni Türkiye’nin cari açık sorunundan kaynaklanıyor. Cari açığın en önemli nedenlerine bakıldığında ise enerji ve altın ithalatı geliyor. Bu iki unsuru dışarıda bıraktığımızda cari açıkla ilgili en önemli sorunun çözüldüğünü söyleyebiliriz. Ancak Enerjinin üretimin en önemli girdisi olması ve altının ülkemizde önemli bir yatırım aracı olması cari açığın şişmesine neden oluyor.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/savunma-sanayinin-ekonomik-etkileri-2/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.