Türkiye'deki kültür ve sanat hayatının ne kadar metamorfoz yediğini iliklerine kadar yaşayan ve bizim aynı anda hem sade hem de derûnî medeniyet birikimimizin nasıl hayata geçirilebileceği üzerinde kafa yoran bir düşünürdü.
Her özgün düşünür gibi, Türkçe'yi şiir gibi kullanan bir yazardı. Gerek Türk film düşüncesinde bir milat olan Yeşilçam Günlüğü kitabında, gerekse diğer anlatı kitaplarında bu şiirsel dili bütün boyutlarıyla görmek mümkündü.
Ayrıca hayatı da kanatlandırıcı bir şiir gibiydi Ayşe Şasa'nın...
FİKİR, OLUŞ VE VAROLUŞ ÇİLESİ...
Ayşe Şasa, fikir, oluş ve varoluş çilesini iliklerine kadar yaşadı. Hakikatle buluşmanın bedelini fazlasıyla ödedi. Rabbimiz de, rahmetiyle muamele etti ve Ayşe Şasa, İslâm düşüncesinin, sanatının ve hayatının insanı sımsıkı kavrayan, yücelterek tutup ayağa kaldıran dünyasına nüfûz etmeyi başardı. Hakikat pınarından kana kana içmesini bildi ve hakikat pınarından devşirdiği tatları, ufukları genç kuşaklarla heyecanla, coşkuyla paylaşmaktan hiç bir zaman çekinmedi.
Yazının devamı için:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/bir-oncu-film-dusunuru-ve-milat-olarak-ayse-sasa/54368































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.