• İstanbul 21 °C
  • Ankara 26 °C

D. Mehmet Doğan'dan: Osmanlıyı bilmeden muhabbet!

D. Mehmet Doğan'dan: Osmanlıyı bilmeden muhabbet!
Os­man­lı Dev­le­ti­’nin yı­kıl­ma­sı 20. yüz­yı­lın ba­şın­da İn­gil­te­re si­ya­se­ti ha­li­ne gel­miş­ti. Şim­di­ki İn­gil­te­re­’den söz et­mi­yo­ruz; o za­ma­nın AB­D’­sin­den bah­se­di­yo­ruz...

Os­man­lı Dev­le­ti­’nin yı­kıl­ma­sı 20. yüz­yı­lın ba­şın­da İn­gil­te­re si­ya­se­ti ha­li­ne gel­miş­ti. Şim­di­ki İn­gil­te­re­’den söz et­mi­yo­ruz; o za­ma­nın AB­D’­sin­den bah­se­di­yo­ruz... De­niz­le­rin hâ­ki­mi, dün­ya­nın en bü­yük sö­mür­ge im­pa­ra­tor­lu­ğu. Üze­rin­de ger­çek­ten gü­neş bat­ma­yan im­pa­ra­tor­luk... Bun­da mü­ba­la­ğa yok: Çin Hin­di­’n­den, Ye­ni Ze­lan­­da­’dan Ka­na­da­’ya ya­ni Ku­zey Kut­bu’­na ka­dar uza­nan kı­ta­lar bü­yük­lü­ğün­de ara­zi...

Os­man­lı Dev­le­ti yı­kıl­ma­lıy­dı ki, İn­gil­te­re sö­mür­ge­le­ri­ni el­de tu­ta­bil­me­li, Hi­la­fet kal­dı­rıl­ma­lıy­dı ki Or­ta­do­ğu­’nun kay­nak­la­rı­nı ve bil­has­sa ener­ji­si­ni ko­lay­lık­la sö­mü­re­bil­me­liy­di...Mon­d­ros Mü­ta­re­ke­si ah­kâ­mı­na uy­ma­yıp Os­man­lı­’nın mer­kez top­rak­la­rı­nı iş­ga­le baş­la­dı­lar, Sev­r’­i uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı­nı bi­le bi­le im­za­lat­tı­lar ve ni­ha­yet cin­le­ri­mi­zin te­pe­mi­ze uğ­ra­ya­ca­ğı­nı tah­min ede­rek Yu­nan­lı­la­rı üze­ri­mi­ze sür­dü­ler. 

Ana­do­lu­’da Yu­nan Sa­va­şı’­nı (on­la­rın da tah­min et­ti­ği gi­bi) ka­zan­dık. Mu­zaf­fer ola­rak Lo­za­n’­da ma­sa­ya otu­ra­ca­ğı­mı­zı san­dık. De­di­ler ki: “Siz bi­ze kar­şı mağ­lub ol­du­nuz, sa­de­ce Yu­nan­lı­la­rı yen­di­niz! Ye­ri­ni­zi bi­lin!”

Ölüm­den­se sıt­ma­ya ra­zı ol­duk... Ko­mü­nizm­le ka­pi­ta­lizm ara­sın­da tam­pon bir ül­ke­ye mec­bur edil­dik. Yüz­ler­ce yıl­lık ta­ri­hî hak­la­rı­mız­dan vaz­geç­tik. Bi­ze da­ya­tı­lan şart­lar­dan bi­ri de Os­man­lı ile, onun esa­sı olan din­le alâ­ka­mı­zı kes­mek­ti.

Os­man­lı Dev­le­ti­’ne ken­di eli­miz­le son ver­dik­ten son­ra “dev­let” ola­rak ta­nın­mak ve meş­ru­iyet için baş­ka ça­re yok­tu. Ke­sif bir Os­man­lı aleyh­dar­lı­ğı... On yıl ara­lık­sız sa­vaş­mış bir ül­ke­de, her şe­yin sı­fı­ra mün­cer ol­du­ğu bir yer­de, bü­yük te­rak­ki­ler el­de et­mek­le övün­dü­ler. Yi­ne de tek Os­man­lı üni­ver­si­te­si­ni iki­ye çı­ka­ra­ma­dı­lar, re­form ya­pı­yo­ruz di­ye özerk­li­ği­ni elin­den al­dı­lar, bir çok rüş­di­ye­yi (or­ta oku­lu) ka­pat­tı­lar, li­se­le­re 1950’le­re ka­dar ila­ve­de bu­lu­na­ma­dı­lar... Ör­dük­le­ri de­mir ağ­lar Os­man­lının yap­tı­ğın­dan kı­sa kal­dı!

Türk övün” de­di­ler; bu ay­nı za­man­da “Os­man­lı­ya sö­vün” de­mek­ti... O yıl­lar ge­ri­de kal­dı. Şim­di bir Os­man­lı ef­sa­ne­si al­dı yü­rü­dü... Bi­len de Os­man­lı­cı, bil­me­yen de... Bi­ri­le­ri bir ba­tı Ana­do­lu şeh­rin­de “Os­man­lı­’yı is­ti­yo­ruz” di­ye yü­rü­yüş yap­mış. Bu ka­dar sa­ka­let olur; ha­ma­kat gra­fi­ği bu ka­dar yük­se­lir!

Os­man­lı­nın fut­bol kulü­bü bi­le var! Be­le­dî ik­ti­da­rı bo­yun­ca beş-on kulüp ba­tır­mış bir baş­kan kur­muş. Akı­be­ti şim­di­den bel­li! 

Bir de Os­man­lı di­zi­le­ri... Er­tuğ­ru­l’­la il­gi­li ke­na­rın­dan bir­şey­ler yaz­mış­tık. “Bir va­tan edin­me ef­sa­ne­si” ya­zı­mız­da. Ba­ya­ğı alın­mış­lar. Be­ce­rip da­ha iyi­si­ni yap­ma­mı öne­ren­ler, di­zi ya­pım­cı­la­rı­na öne­ri­de bu­lun­ma va­zi­fe­mi­zi ha­tır­la­tan­lar, “bu di­zi bel­ge­sel de­ğil de­yip” yük­sek bil­gi­si­ni or­ta­ya ko­yan­lar ve “e­leş­tir­mek ko­lay, siz ya­pın” di­yen­ler... Öy­le an­la­şı­lı­yor ki, bun­lar il­gi­li­ler ve­ya il­gi­li­ler adı­na ko­nu­şan­lar. 

Da­ha iyi­si­ni yap­ma­mı is­ti­yor­sa­nız, TRT’­den böy­le bir di­zi ya­pa­cak kay­nak ko­par­mam lâ­zım; bi­zim öy­le bir be­ce­ri­miz ola­maz, siz muh­te­me­len bu iş­le­ri iyi kı­vı­ran­lar­dan­sı­nız. Di­zi ya­pım­cı­la­rı­na öne­ri­de bu­lun­mak gi­bi bir va­zi­fe­miz ol­du­ğu­nu sa­ye­niz­de öğ­ren­dik. Em­ri­niz baş üs­tü­ne! 

Bu ka­dar ma­li­yet­li bir di­zi ya­pan­lar dev­rin mu­aşe­re­ti­ni, ha­ya­tı­nı, dav­ra­nış tar­zı­nı en azın­dan “ha­tır­la­ta­cak” ka­dar bil­gi sa­hi­bi ol­ma­lı ve­ya olan­lar­dan des­tek al­ma­lı. Di­zi­nin adı Er­tuğ­rul ol­ma­sa idi, be­ni hiç il­gi­len­dir­mez­di. “Ta­ri­hî bir ma­ce­ra di­zi­si, her şey ola­bi­lir” der ge­çer­dim. Ta­ri­hî bir şah­si­ye­ti kah­ra­man ola­rak seç­miş­se­niz, ona ge­re­ken iti­na­yı, iti­ba­rı ve say­gı­yı gös­ter­me­niz icab eder. 

Dev­let te­le­viz­yo­nun­da Os­man­lı di­zi­si bir o de­ğil. Bir de “Os­man­lı po­li­si­ye­si” var. O da sü­rük­le­yi­ci, vur­du­lu kır­dı­lı bir di­zi. Fa­kat is­min­den baş­lı­ya­rak bir sü­rü ya­lan yan­lış... ”Fi­lin­ta” uzun nam­lu­lu ta­ban­ca mı, kı­sa tü­fek mi? Fi­lin­ta­nın en kı­sa ta­ri­fi “kı­sa nam­lu­lu tü­fek”­tir. Çak­mak­lı tü­fek­tir. “F­lint” İn­gi­liz­ce’­de çak­mak ta­şı ve­ya çak­mak de­mek. Bo­yu bo­su ye­rin­de, gü­zel, ya­kı­şık­lı de­li­kan­lı­la­ra da bu yüz­den “fi­lin­ta gi­bi” de­ni­lir. (“Fi­lin­ta”­sı­na ba­ka­rak, “di­zi­nin kah­ra­ma­nı bi­raz da­ha kı­sa ol­ma­lı” di­ye­bi­li­riz!)

Di­zi ya­pım­cı­la­rı müt­hiş fe­da­kâr­lık­la­ra kat­lan­mış­lar. Ak­si­yon sah­ne­le­ri için Örüm­cek Adam fil­mi­nin ak­si­yon si­hir­ba­zı ve eki­bi­ni ge­tirt­miş­ler. İz­mi­t’­te 3 bin met­re ka­re­lik alan­da es­ki Pe­ra­’yı kur­muş­lar, mak­yaj için bir dün­ya sta­rı­nı ki­ra­la­mış­la­r… ­El­bet­te bun­lar bü­yük pa­ra­lar­la olur. Keş­ke bu pa­ra­la­rın çok cü­zi mik­ta­rı­nı ayı­rıp Os­man­lı âdab ve er­ka­nı, te­kel­lü­mü, el­ka­bı, mu­aşe­re­ti­… ko­nu­sun­da bil­gi­len­se­ler­di. Di­zi Os­man­lı di­zi­si, öy­ley­se kah­ra­man­la­rın Os­man­lı gi­bi ha­re­ket et­me­si, ko­nuş­ma­sı, dav­ran­ma­sı, en azın­dan bu his­si uyan­dır­ma­sı ge­rek­mez mi? 

Bir çok şey var. Bir kaç ta­ne­si­ni zik­re­de­ce­ğim. Bir Os­man­lı­ya “bay” ve­ya “ba­yan” di­ye hi­tab et­mek! Bu ka­dar sa­kil­lik olur. Bu hi­tap­lar 1934’te icad edil­miş­tir. Os­man­lı hi­tap­la­rı­nı bil­mek zor de­ğil­dir. Fa­kat bu hu­sus­ta ce­ha­let o ka­dar ile­ri ki, sad­ra­za­ma, na­zır­la­ra “bey” di­ye hi­tab edi­li­yor! Di­zi­nin geç­ti­ği dö­nem­de sad­ra­zam­lar, na­zır­lar “pa­şa”­dır. Bey ki­me de­nir, pa­şa ki­me de­nir, efen­di kim­di­r… Bun­la­rı öğ­ren­mek zor de­ğil. Ka­pa­lı yer­de fes ve­ya sa­rık çı­karma­k…­ Av­ru­pa mu­aşe­re­tin­de ka­pa­lı yer­ler­de bey­ler şap­ka giy­mez. Os­man­lı­da ise ter­si­…

Bu mu­hab­bet Os­man­lı­yı bil­me­den. Ya bi­lin­se idi? 

Ya­hut da Os­man­lı­yı bil­me­den, bil­mek için gay­ret sar­fet­me­den, bu far­tı mu­hab­be­tin kay­na­ğı ne ola­bi­lir?

26.02.2015 - Vahdet Gazetesi 

Bu haber toplam 621 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim