En derininden kalbimin selam!
Annesiz bir bebek gibisin şu günlerde.
Bir bebek ağlarken annesi duyarsız kalabilir mi?
.
Ama ya annesi can çekişiyorsa?
İşte sen bir bebek gibi feryat ediyorsun, can çekişiyor seninle aynı ruhun sahipleri.
Belki bir dağ olsaydı kardeşin çoktan yıkılıvermişti koca tankların üstüne.
Belki bir su olsaydı kardeşin, öfkesinden yükselip içine almıştı çoktan üzerinize atılan bombaları. Belki bir rüzgâr olsaydı kardeşin, patlardı kulakları da ödleri zaten patlayan korkaklar sürüsünün şimdiye kadar. Kardeşin olsaydı bir ebabil, bekletir miydi hiç seni böyle boynu bükük söylesene Gazze?
Affet, olamadık bir ebabil kadar.
Hani Fil vakasında Ebrehe geliyor Kabe’yi yıkmak için, Abdülmuttalip önünü kesip develerinin hesabını soruyor.
Şaşırıp diyorlar ya Kabe’yi yıkacak, sen develerini soruyorsun?
Ve cevap veriyor Abdulmuttalip:
– Ben devenin sahibiyim onu soruyorum.
Kabe’nin sahibi var.
İşte bu teslimiyet, şu an gözler önünde.
Her şeyimi al Rabbim razı mısın benden, diyen bir babanın teslimiyeti…
Evladım şehit oldu ne mutlu, diyen bir annenin teslimiyeti…
Yediden yetmişe hepsinin dilinde “hasbünallahi ve ni’mel vekil” olan bir milletin teslimiyeti…
Bu ruhla hangi teknoloji savaşabilir ki?
Ölümüyle dünyaya ders veren bir millete hangi tank, tüfek diz çöktürebilir ki?
Kardeşlerin esir Gazze, sen hep özgürdün.
Teslim oldukça özgürleşen bu kutsal ruhun sesi, çığlık çığlık her köşesine yayılıyor dünyanın.
Sadece Allah’tan korktuğu için düşmanın yüreğine korku salan, küçük mücahitlerine selam olsun ey Gazze!
Kundağını kefen yapan küçük cennet kuşlarına selam olsun!
Kokusuyla büyüleyen Kur’an bülbülü hafız şehitlerine selam olsun!
Evladıyla peygambere selam gönderen yüreği yaralı babalara selam olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.