Mesut Bilginer "Deneme" dediler ama yine de denedim.

Mesut Bilginer "Deneme" dediler ama yine de denedim.
Bu da böyle bir huy, işte! Biri bana “deneme” derse canım denemek istiyor. Bunları düşünürken deneme yazmak istedim.

Kara Lisede Okudum

Galiba 1973 yılıydı. Merhum Pederim Halil Hoca Efendi “müftü olarak dolaştığımız yeter, biraz da Maraş’ta görev yapalım” deyince döndük-geldik. Tamam da biz çocuklar nerede okuyacağız? Eşe-dosta sorduk; “nerede okuyalım, hangi okul iyi?” diye.  “Babanızın görev yaptığı yerlerde onun itibarıyla yüksek not alırdınız, Maraş’ta alamazsın; iyi bir okula gitmeyi deneme” dediler, denedim. Önce Gazi Ortaokulu’nda, sonra da Kahramanmaraş Lisesi’nde okudum. Hani 7 güzel adamın okuduğu okul var ya! İşte o okulda, ne güzel insanlar okudu.

Hocalığa Başladım

90’larda özel sektörde çalışıyorum. Karşımızda Çıraklık Eğitim var, müdür yardımcısı arkadaşım Fatih Başkan, bir gün “akşam işten çıkınca bizim esnafa işletme-muhasebe-vergi anlatır mısın?” dedi. Anlatmaya başladım ve Hocalık çok hoşuma gitti. 1993-94 de KSÜ’nün kurulma sürecinde etkili ve yetkili birine “TÜRMOB üyesi meslek mensubuyum. Müdür olarak görev yapıyorum. Bunca yıllık piyasa tecrübem var, öğretim görevlisi olma imkânım var mı?” dedim. “Sen bizim ekipten değilsin, boşuna deneme” dedi.  1995 yılı sonunda onlara sormadan denedim. 1996 yılı ocak ayında KSÜ’de işe başladım.   

Teknokent’i kurduk

2012 yılında Kahramanmaraş’ta Teknokent A.Ş.’ni kurma görevi verildiğinde Ankara’ya bazı resmi görüşmeler yapmaya gittim. “Maraş’ta sanayi var mı? Üniversitede yeteri kadar Hoca var mı? Eğer eko-sistem müsait değilse ve Teknokenti desteklemezse bir gelişme olmaz, boşuna deneme” dediler. Onlara “Ülkemizin elektrik üretiminin yaklaşık 8-9’u Maraş’taki tesislerden karşılanır. Özellikle tekstil, altın, mutfak eşyası gibi sektörlerde en büyük üreticilerdeniz. Yani sanayimiz var, Üniversitemiz gelişiyor. Biz bu işi yapabiliriz, deneyeceğim.” cevabını verdim.

Kahramanmaraş’a döndüm. KSÜ’deki Hocalara, iş çevrelerine ve gençlere toplantılar ve ziyaretler yaparak yol haritamızı anlatıyorum. Bir Dekanımız “patlak top şişmez, iki defa kurmayı denediler, olmadı; sende boşuna uğraşma, deneme” dedi. Denedik ve 2012 de kurduk. Sanayi Bakanlığı tarafından 2 defa genç Teknokentler arasında en iyi çıkış yapanlar kategorisinde ödül verildi. Avşar Kampüsündeki “T.C. Kahramanmaraş Teknoloji Geliştirme Bölgesi, Kahramanmaraş Teknokent Yönetici A.Ş.” bugün 270 genç girişimcinin ar-ge ve yazılım yaptığı ve para kazandığı bir kurum oldu.

Maraş Mevlevîhânesi’ni araştırmaya başladık

1993-94 yıllarında Maraş Mevlevîhânesi’ni araştırmaya başladım. Hangi yıldı, hatırlamıyorum, bir sabah dondurucu bir soğukta arabayla Avşar Kampüsüne giriyorum. Nizamiyeden fakültelere giden yol yaklaşık bir kaç km’dir. Yolun sağında bir genç paltosunun yakasını kaldırmış, elindeki çantayı sıkı sıkıya tutmuş, üşümemek için hızlı hızlı yürüyor. Genelde bu saatte İstanbul- Ankara istikametinden gelen otobüsler kavşakta yolcu indirir, muhtemelen o kişilerden biridir diyerek durdum ve selam vererek seslendim; “Beyefendi hayırlı sabahlar, hangi fakülteye gidecekseniz buyurun” dedim. Arabaya bindi hoş-beş tanıştık. Adı Derviş Başa. Osmanlı arşivlerinde araştırma yapan bir uzmanmış, KSÜ’ye yüksek lisans için gelmiş. Çok mutlu oldum ve sordum “Maraş Mevlevîhânesi’ni araştırmaya çalışıyorum, sizin kurumda belge var mıdır?” Derviş bey “Olmaz olur mu? Mutlaka vardır, yardımcı olmaya çalışırım” dedi. Şu işe bakar mısınız? Bu işin uzmanı otobüsten indi arabamıza bindi; lütuf değil de nedir?

Bu arada Genel Kurmay arşivinden Fransızların kaçmadan önceki gün ve gecelerde yangınlar çıkarttığını ve bu meyanda Maraş Mevlevîhânesi’nin de yandığına ilişkin 2 telgraf buldum. Bulduğumuz bilgi ve belgeleri bir süre sonra Ali Avgın’la paylaşıyorum, onun gazete köşesinde yayınlıyoruz. Derviş beyle tanışmamızı Ali Avgın’a anlatarak aramasını rica ettim. Müjdeler olsun; hiç yayınlanmamış 6 adet belge geldi, Derviş beyden.

Çocukluğumdan bu yana hayran hayran okuduğum Han Duvarları şiirindeki Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış Efendinin son Mevlevî Şeyhi Selim Dede’nin oğlu olduğunu 2003 yılından itibaren zaten dillendiriyordum; belgelerini de yayınladık. Ali Avgın da araştırıyor, belgeler buluyor, yayınlıyor. Yeteri kadar bilgi-belge birikirse kitap çıkaracağız. Bu arada galiba 2009-2010 yıllarıydı; KSÜ’de bazı Hocalara “bu hizmeti üstlenir misiniz?” dedim. “Yeteri kadar belge-bilgi yok, buradan bir kitap veya tez çıkmaz, boşuna deneme” dediler. Vakti gelince editör-yazar olarak denedim ve 2017 yılında Ali Avgın’la birlikte “Hz. Mevlânâ, Mevlevîlik ve Maraş Mevlevîhânesi” isimli kitabı yayınladık.  

Kahramanmaraş’ta yeniden semazen yetiştirdik

1995 yılında Kahramanmaraş Hz. Mevlânâ Kültürü: Tasavvuf Mûsıkîsi ve Folklorünü Araştırma ve Yaşatma Derneği’ni kurduk. Bir müddet sonra “semazen yetiştirelim” dedim, “Maraş’ta bu işin üstadı yok, deneme” dediler.  Mâlumunuz, Osmanlı Devleti’nin en olgun döneminde sayısı 114’e ulaşan Mevlevîhânelerden biri olan Maraş Mevlevîhânesi 1920 yılında Fransız işgali zamanında yakılmış ve İnönü hükümeti döneminde arsa olarak satılmıştı. Niyetim bu olaydan yaklaşık 100 sene sonra Maraş Mevlevîhânesi’ni tekrar açabilmekti. İstanbul’da mukim bir dostumuz-kardeşimiz vardı; uzun yıllar hem Karagümrük’teki Türk Musikisi Vakfı’nda hem Kültür Bakanlığı programlarında semazen olarak hizmet etmişti. Kendisi, “hiç ücret talep etmeden ayda bir gelir, 1 hafta kalır, gençleri çalıştırırım” dedi. Uyku apnesi ve diyaliz tedavileri sürecine rağmen sözünü tuttu, her geldiğinde bizim evi şereflendirirdi. Sonuçta ilk grupta 5 semazen yetiştirdi. Bir hafta sonu KSÜ Bahçelievler Kampüsündeki kapalı spor salonu 1 saatliğine bize tahsis edildi. Niyetimiz Mevlevî Mukabelesi provası yapmak. Gençler hazırlandı, parkeye yani Meydan-ı Şerife çıktılar ama hafta sonu spor yapmak için gelenler o kadar fazla ki; bir türlü susmuyorlar. Birkaç masada tenis oynanıyor, gürültü çok fazla, ne yapalım? Sessizliğe davet etmeye çalıştıklarım, “sizin işiniz parkede biz oyunumuza devam ederiz” diyorlar. Susmayacaklar, başka çare yok; “Hadi başlıyoruz” dedik. 5 semazen kol açarak semaya başlayınca sanki bütün salonda çiçekler açmıştı. Herkes sustu ve cep telefonlarının kayıt tuşuna bastı. Senelerin hayali gerçekleşmişti, çok duygulandım, tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu. Ya Rabbi, şükürler olsun, bu günleri de gösterdin. Mukabeleden sonra bütün ekiple tebrikleştik, kucaklaştık. Bu fedakâr insan Âdem Serdar Uslan ağabeyimizi salgın döneminde ahirete uğurladık. Ruhu revan, menzili mübarek, mekânı cennet, makamı âli ola inşallah...

Meczup haklı, galiba

Bir Hoca Efendi vaaz ediyormuş. Rabbimiz şu şu şu soruları soracak diye anlatıyormuş. Oradan geçen meczup “Rabbimiz o kadar soru sormaz, sadece bir soru soracak; “Ey kulum, ben seninleydim, sen kiminleydin?” buyuracak.  Meczup haklı mı yoksa? Hani Rabbimiz “ben size şahdamarınızdan daha yakınım” buyurduğu için soruyorum. Rabbimiz bu kadar yakınken olumlu cümle dua, olumsuz cümle beddua hükmünde olduğu hâlde bazı insanların niye bu kadar olumsuz düşündüğünü ve olumsuz cümle kurduğunu anlayamıyorum…

 Denemeden sonucunu bilemeyiz.

Gerçekleştiremediğim projelerim ve hayallerim, yürümeyen ortaklıklarım, ilerletemediğim akademik hayatım bu yazının konusu değil. Ama özel sektörde ve kamuda ne yapmaya çalıştıysam, Rabbimin lütfu ve Erenlerin himmetiyle yol aldım. Doğrular Rabbimin inayetiyle, yanlışlar kendi hatalarımdan oldu. Bunun elbette farkındayım. Ama dostlar, lütfen kimse bana “deneme” demesin, allerji yapıyor.

 

                                                                                      Mesut BİLGİNER

Bu haber toplam 477 defa okunmuştur
  • Yorumlar 8
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim