Türkiye’nin güney komşuları Sûriye ve Irak da için için fokurdayan birer kazanı andırıyor. Gerek Kuzey Irak’da ve gerekse Kuzey Sûriye’de Arablara karşı nüfus çoğunluğunu teşkîl eden Kürdler ve Türkmenler merkezî yönetimlerden memnun değiller. Bu ise Türkiye’nin bu iki sahnede ister istemez rol alması anlamına geliyor.
İşin ilginç tarafı bu durumdan Washington’un da hiç şikâyetçi değilmiş gibi görünmesi. Başkan Obama Irak’daki tekmil Amerikan silahlı kuvvetlerinin 12 Aralık 2011’e kadar geri çekileceğini açıklarken elbet bu bölgeyi cenâb-ı Hakk’ın inâyetine emânet ediyor değil. Aslı aranırsa Ankara’nın bu geniş coğrafyada bir çeşit jandarma görevi üstlenmeğe pek hevesli olmadığını görmek için falcı olmaya gerek yok. Ancak 2003 Martı’nda olduğu gibi bu sefer de kendini bizzat oyunun dışına çekerse bunun netîcelerinin ağır olacağını iyi görebildiği kanaatindeyim.
Ankara 2003’deki hatâsının bedelini fecî şekilde ödemediyse bunu basîretine değil şansına borçlu bulunduğunu herhalde müdrikdir. Çünki Türkiye bir “anahtar”ülke, bir “turnike” ülke! Mesele şu ki bâzı mes’ûliyetlerden kaçınamazsınız.
Benim tahmînim pek de uzak olmayan bir gelecekde Ortadoğu haritasının önemli ölçüde değişebileceği yönündedir.
Çünki 1918’de, yâni Birinci Cihan Harbi’nden sonra yeryüzünde çizilen bütün sınırlar gibi Ortadoğudakiler de keyfî ve ârızîdir.
Eski günahların gölgeleri uzun olur.
25.10.2011 Star






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.