12 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleşen ve derginin Instagram hesabı üzerinden canlı olarak yayınlanan söyleşide konuşan Başkan Arıcan, “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkili olan koronavirüs bize şunu söyledi: ‘Durun. İnsanlar, nereye gidiyorsunuz? Kendinize gelin. Evinize çekilin. Bir nefes alın.’ dedi. Bununla birlikte şunu da anladık: Her şey maddiyat her şey teknoloji değilmiş. Bu hız olmadan da hayatın devam ettiğini gördük. Bu süreçte evlerimizde daha fazla kalma imkânı bulduk, ailemizle zaman geçirdik, kitap okumaya fazla zaman ayırdık.” diye konuştu.
Dijital mecra yükselişte
Salgın başlamadan daha önce yaptığı konuşmalarda, yaptığı değerlendirmelerde dijital mecranın önemine vurgu yaptığının altını çizen Başkan Arıcan sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya, artık dijital bir mecraya kaçınılmaz olarak girmiştir. Derslerimizi, alışverişlerimizi, telekonferans sistemiyle görüşmelerimizi dijital ortamda yapmaktayız. O nedenle, bu mecra bizim hayatımızın en önemli vazgeçilmezlerinden olmuştur. Salgın döneminde gerek Türkiye Yazarlar Birliği’nde gerekse Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerde dijital mecrayı, sosyal medyayı çok iyi kullandık.”
İnsanın sosyal davranışlarının değişimler gösterdiği bu dönemde iç dünyamızda da bir yolculuk yapmamızı tavsiye eden Başkan Arıcan, “Nereden geldik nereye gidiyoruz.? Her birimiz yaşadığımız hayatı, dünyaya bakış felsefemizi, artılarımızı eksilerimizi, hatalarımızı kazançlarımızı sağlam bir bakış açısı ile gözden geçirmemiz gerekiyor.” İfadelerini kullandı.
Her karanlık içinde bir aydınlığı barındırıyor
Dünyayı sadece maddi, teknolojik gelişmeler üzerinden okumamak gerektiğini, kültürün, sanatın ve maneviyatın merhametin çok kıymetli olduğunu belirten Başkan Arıcan, “Bugün tüm insanlık çok ciddi bir kriz yaşamaktadır. Bunun da bize öğrettiği bazı şeyler olduğu gibi bu sorunlar özelinde, bu sorunlar bağlamında filozofları da okumak gerekecektir. Varlık bizim felsefenin başatıdır. Varlık felsefesini konuşurken yokluğu konuşmamız gerekiyor. İnsanlığın düşünce geleneğinde herkes varlığı konuşur ama yokluk felsefesini en mükemmel şekilde yapan İbn-i Arabi’dir. Hatta ondan Hegel almış sürdürmüştür. İşte biz aydınlıkları konuşuyoruz. Bizim hedefimiz aydınlıklar ama biz bu aydınlıklara karanlıklardan geçerek gireriz. Mutlaka her karanlık içinde bir aydınlığı barındırıyordur. Karanlık kötü bir şey değildir. Karanlığın içinde aydınlık mündemiçtir.” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.