Tabi bu hakikati anlamak için önce bu dört beldeyi sahiplenmek ve muhabbet beslemek gerekir. Kudüs’ün, dolayısıyla Filistin topraklarının Müslüman coğrafyalar için ne ifade ettiğini anlamak ve idrak etmek şarttır.
Abbasiler ve Memlüklülerden sonra Devlet-i Aliye tarafından devam ettirilen Surre Alayları, dünya İslam Birliğinin önemli mihenk noktalarından birisini teşkil etmiştir.
Surre Alaylarının resmi kayıtları, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığında bütün ayrıntılarıyla bulunmaktadır.
Arşiv Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, bu ayrıntıları özetle şöyle anlatır:
“Osmanlı tarihinde ilk kez Yıldırım Bayezid’in (1389-1402) Surre’yi tertip ettiği rivayet edilmektedir. Fatih Sultan Mehmed (1444-1446, 1451-1481) döneminden itibaren ise her yıl düzenli olarak gönderilmeye başlanmıştır.
Yavuz Sultan Selim’in (1512-1520) Kudüs ve Hicaz bölgesindeki hâkimiyetinden sonra Surre geleneği daha kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Bu organizasyon bizzat padişahın himayesinde yapıldığı için “Surre-i Hümayun” şeklinde de isimlendirilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.