Bıyıklı, Doğan’ın yazarlık serüveninin ortaokul yıllarında, Türkçe öğretmeninin verdiği “oturduğun semti anlat” ödeviyle başladığını, bu ilk kompozisyonun onun bütün ömrünü dolduracak yazma aşkını ateşlediğini söyledi.
Mehmet Âkif’in İzinde Bir Ömür
Doğan’ın hayatını Mehmet Âkif Ersoy’un davası etrafında şekillendirdiğini vurgulayan Bıyıklı, “Akif’in ahlâkî vakarını, vatan sevgisini ve millet şuurunu kendisine düstur edindi. Akif’i millî bir şahsiyet olarak sahiplendi ve İstiklâl Marşı’nın 12 Mart’ta resmî olarak anılmasını sağlayan isim oldu” dedi.
Bıyıklı, Türkiye Yazarlar Birliği’nin kuruluş ruhunun, Türkiye’nin kültürel ve manevi değerlerinden beslendiğini, Doğan’ın Akif ve İstiklâl Marşı’nı bu değerlerin merkezine yerleştirdiğini belirtti.
Dil Hassasiyeti ve Medeniyet Tasavvuru
Programda Doğan’ın Türkçe’ye duyduğu hassasiyetin altını çizen Bıyıklı, onun kelime ve kavram zenginliğini bir medeniyet görevi olarak gördüğünü, dilin korunmasını Türk Dünyası’nın kültürel birliğinin en önemli teminatı saydığını ifade etti.
Doğan’ın düşünce dünyasında Elmalılı Hamdi Yazır’dan Yahya Kemal’e, Kemal Tahir’den Nihad Sami Banarlı’ya kadar geniş bir kültürel hafızanın izleri bulunduğunu belirten Bıyıklı, “O günümüz yazarları arasında kelime hazinesi en zengin isimlerden biriydi” dedi.
Hakikat Müdafii Bir Kalem
Bıyıklı, Doğan’ın yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda hakikat müdafii olduğunu, tarihî ve kültürel meselelerde yanlış bilgilerin düzeltilmesi için mücadele verdiğini söyledi. Onun entelektüel öfkesinin, hakikatten uzaklaşanları sarsma çabasından doğduğunu dile getirdi.
“Kültür Nöbetini Sürdüreceğiz”
Bıyıklı konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“D. Mehmet Doğan, bu milletin sesi, kültürümüzün vicdanıydı. Onunla yol arkadaşlığı yapmış kardeşleri olarak, kültür nöbetini aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkçe’ye, tarihimize ve medeniyet değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Aziz ruhu şad olsun.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.