1957’de de Batı Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Italya ve Lüksemburg Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğunu kurdu. Avrupa Birliği ise 1992’de imzalanan Maastricht Antlaşması ile hukuki kimliğini kazandı.
Zaman içinde Topluluk, sonra Birlik genişledi, işbirliği derinleşti, tam bir çekim merkezine dönüştü ve günümüzdeki şahsına münhasır yapıya kavuştu. AB’nin bazen federal olduğu, bazen de ileride tek bir devlet haline geleceği söylendi. Dış ve güvenlik politikası oluşturulmaya, bu politikayı destekleyecek araçlar belirlenmeye başlandı. Refahın, demokrasinin ve güvenliğin sarsılmaz kalesi olarak algılandı.
Derken Brexit fikri ortaya atıldı, görece geç ve her zaman sorunlu ama önemli bir üyesi kendi içinde üyeliğin yükünün faydasından fazla olup olmadığını tartışmaya başladı. Adında bağımsızlık bulunan küçük bir partinin ortaya koyduğu bir iddia ana akım siyaset içinde de yankısını bulunca Birleşik Krallık 2016 yılında gerçekleştirdiği referandum neticesinde 31 Ocak 2020’de AB’den ayrıldı.
Ayrılık Britanya adası için de, zar zor yanında tuttuğu Kuzey İrlanda için de pek iyi olmadı. Birleşik Krallık’daki ayrılıklıkçı eğilimler güçlendi. İskoçya’nın bağımsızlık isteği, Kuzey İrlanda Katolikleri’nin İrlanda ile birleşme ihtirası tetiklendi. Gallerin dahi kopabileceği konuşuldu, Ayrıca ekonomi de zarar gördü. Tedarik zincirleri kırıldı, süper marketlerin rafları boşaldı ve hala eskisi kadar dolmadı.
Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/mensur-akgun/almanya-olmadan-avrupa-birligi-olur-mu-1598779
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.