Modern şiirimiz ise masaya çok şey borçludur.
*
Bazı yazarlar kahvehanelerde, parklarda yazdıklarını söylüyorlar. Bana sanki şaka yapıyorlarmış gibi geliyor. Onlar söylerken çok ciddiler elbette ama işte bana şaka gibi geliyor.
Benim yazı mekânım, evim ve evdeki masamdır.
*
Yemek masasında ömür geçiren yazarlar tanıyorum. Evlerinin salonundaki yemek masası belki de yemekten çok yazıya mekân olmuştur.
*
Öğretmen masası, karşılaştığımız ilk üstün kişi masasıdır.
Yaşadıkça, üstün kişiler ve onların masaları hayatımızda geçici manzaralar oluştururlar.
Zamanla silinirler.
*
Ahşap masa ağırdır.
Ahşap kitaplık da öyle
Kitaplar da öyle.
Toprağa yaklaştıkça ağırlık artıyor galiba:
Kağıt. Kitap. Masa. Ağaç. Toprak.
*
Yerden uzaklaştıran çoğu şey gibi:
Masa da Batı’dan.
*
Masanın yenilgiyi hatırlatan bir tarafı da var.
Yakın tarihimiz bu açıdan epey zengin:
Minderde yendik.
Masada yenildik.
Rakiplerimizi mindere çekebilecek miyiz yeniden?
*
Masam cam.
Metal ayaklı.
Güzel kesimi var tablasının.
Yedi yıldır güzel üstelik.
*
Devamı: https://www.sadeimge.com/2024/06/07/nesnelerin-hikayesi-masa-mustafa-aydogan/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.