• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Mustafa Kutlu: Mânalı hayat

Mustafa Kutlu: Mânalı hayat
Memleketin kuş uçmaz, kervan geçmez; dağ başında bir köyünü düşünün.

Hani o kar yağınca yolları kapanan köylerden birini.

Bu köyün okulunu düşünün.

Bir türlü öğretmen gelmeyen, kazara gelse bile üç aydan fazla kalmayan okulunu.

Okulun akan damını, kırık camını, yanmayan sobasını, tütmeyen bacasını falan hayal edin.

Hani ne diyorlar, tam bir mahrumiyet bölgesi. Etrafta ne ot var, ne ağaç.

Adamlar orada yaşıyorlar işte, belki de asırlardır oradalar. Yahu kardeşim, memlekette başka yer mi kalmamış; daha verimli, daha müsait bir yere yerleşmiş olsalardı ya! Böyle demeyin.

Bu köye bir öğretmenin geldiğini düşünün (Bay, bayan fark etmez demeyin; bazen bayanlar baylardan dayanıklı çıkıyor).

A,a...

Bu öğretmen geldiği gün “Ulan ben nereye düştüm böyle, cehennemin bir ucuna mı” diye tırsarak hemen o gün sağa sola telefonlar yağdırıp buradan bir an önce kaçmanın yollarını aramasın.

Kendisine kucak açan, ekmeğini bölüşen, suyunu taşıyan, “Bir ihtiyacın olursa çekinme öğretmenim, elimizden ne gelirse yaparız evelallah, yeter ki sen burda kal” diye ricalarda bulunan köylü ile kaynaşıversin (Yeni bir Çalıkuşu hikâyesi yazmıyoruz, dikkat isterim).

Bu öğretmen kolları sıvasın, önce şu akan damı aktarsın. Mektebin kapısını, camını onarsın (Nasıl onarıyor hocam, hayal kurma hangi parayla).

Ha, işte zurnanın zırt dediği yer. Zoru gördü mü yüzgeri etmeyeceksin, bulup buluşturacaksın, şehre kasabaya ineceksin, valiye, kaymakama çıkacaksın, hayır sahiplerinin kapısını aşındıracaksın. Ne demişler: Emeksiz yemek olmaz, kıç ıslanmadan balık tutulmaz. Elbet bunca gayretin karşılığı, bu samimiyetin bedeli vardır. Zaten buna inanmayan adam oturduğu yerde kalır, adım atmaz.

 

O kış ilk kez odun-kömür alınmış; soba yanmış, çocukların yüzü gülmüştür.

İş çoktur. Yeter ki yapan olsun.

Okulun tuvaleti yetersizdir, belki de hiç yoktur. Öğretmen köylüleri, çocukları harekete geçirip, en başta kendisi kazmayı küreği kapıp işe girişiversin. Tuvalet bitince, okulu bir baştan bir başa badana-boya yapsınlar, öyle ki çiçek gibi olsun bina.

Ardından sıralar, masalar elden geçsin, tahtalar boyansın.

Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-kutlu/manali-hayat-4534823

Bu haber toplam 145 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim