İstikamet üzere yaşamak, doğru, iyi ve güzel ekseninde yaşamak, kısaca insandaki ‘adalet’, ‘kavrayış’, ‘öfke’ ve ‘istek’ becerilerinin vasatta kullanılması; yani adalet demek, ahmaklık ve cerbeze değil hikmet, korkaklık ve saldırganlık değil şecaat ve iktidarsızlık ve azgınlık değil iffet, ölçülülük demektir.
İstikamette olmanın iki temel dinamiği vardır: Adalet ve ibadet. Bu birliktelik istikametteki hareketi ortaya çıkarır. Adalet ve ibadet iç içedir. Biri diğerinin gereğidir.
Adalet, hak temeline dayanır. Allahu Teala, yaratıcı olduğundan hakkı ve hukuku belirleme, yasa koyma, kural koyma hakkına sahiptir; insan, sadece yasaları yorumlar. Bu yüzden insan, önce Yaratıcısına ibadetle hakkı yerine getirecektir; hukukullaha riâyet edecektir.
Allah’ın iradesi olan İlahi hukuk, Allah’ın ve kulların hakkını, hukukunu belirler. Seküler hukuk, hukukulibada, kulların hukukuna insan hakları demektedir.
Kısaca adalet, Allah’a ibadetle başlar; ibadet esastır. Daha sonra hukukulibad, kulların hakkına riâyet, sosyal ve fizik çevre hakkı gelir. İnsan hukukullaha riâyet ettiği zaman, kul hakkına, insan ve çevre haklarına saygılı olur. Tersi düşünüldüğünde; hukukullahı yerine getirmeyenin ibâdın (kulların) hukukuna gözetmez.
İstikamet üzere hareket, doğruluğu aşikâr olan yasa ve düzene, Allah’ın emirlerine uygun, tahripkâr ve tecavüzkâr olmayan, yapıcı ve tamir edici tarzda olan; mizan, adalet ve insafa uygun hareket anlamlarına gelmektedir.
İnsan ömrü boyunca kendine hâkim olma ve kendini geliştirme süreci içerisindedir. Sosyal statüsü ne olursa olsun, sözkonusu adaleti, yani denge halini korumak mecburiyetindedir. Bu dengeyi koruma kademesinin başlama noktası ise, kişinin nefsidir. Sonra önem sırasına göre ailesi, akrabaları, milleti ve kâinat gelmektedir.
Devamı: https://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/3385549-istikamet-uzere-hareket
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.