• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

RUHA DAİR ŞEHİR

M. Ali ABAKAY
- Şehir ve İnsan Yazıları-
 
Şehir çerçevesinde insanlığın ruhen yorgun olduğunu bilmeyenimiz yok, bu hakikati saklayanımız oldukça çok.
 
İnsanın ruh atmosferinde med- cezir hali, okyanusların çok ötesinde gel-gitlerle şahikaya çıkmış.
 
Yeryüzünde rahatı ve huzuru kaçmış insanlık,  çıkış yollarını aramakta, kendince.
 
Güneşe kapalı gözler, kibrit şulesinin aydınlığına muhtaç kıldıkları ruhlarını mutmaîn kılmakla meşgul.
 
Yer yüzünü cehenneme çevirenler, gökyüzünde neyi arar, durmakta, bu kaostan kurtulmak için?
 
Huzursuzluğun hayatın her alanında ayyuka çıktığı günümüzde teknolojik yeniliklerle savunmayı mutluluk bilen anlayış, medeniyetin dışında kalmakla övünür tavrını üstünlük biçimde zihinlere nakş ettikçe binlerce yıl öncesindeki saltanatlar gibi davranmamakta mıdır?
 
İnsanın hiç ölmeyecekmiş tavrı, şehirlerdeki yaşantısından belli değil midir?
 
Fakirin gittikçe yoksulluğu ve yoksunluğu, zenginliklerine güç katmakla uğraşanların varsıllığını kutsar hale getirdikçe, insanlar arasındaki alım gücündeki uçurumun gittikçe büyümesi, yeryüzü coğrafyasında savaşların, kavgaların, yıkımların habercisi ve devletlerin tahakkümlerini git gide hisseder olmaktan çok,  kural haline getirilmesine zemin oluşturmaya başladı.
 
Şehir ve insan arasındaki alakayı bilmeyenlerin kalkıp belirtilenleri yorumlama yanlışlığına girmelerine gerek yok.
 
Köylerden, ilçelerden şehirlere yönlendirilen ve şehirler de üretimin yerine tüketime teşvik edilen insanlık, kendisine vaad edilen yaşam standardıyla karşılaşmayınca kaos çemberi gittikçe genişlemeye başlamakta, toplumda fay kırıklıkları artmaktadır.
 
Ruha dair şehir düşünülünce düşünce perspektifinde yalnızlıklar, bunalımlar, intiharlar, boşanmalar, çocuklar, alkol ve  uyuşturucu bağımlılıkları, cinayetler, hırsızlıklar  hayatın önüne geçemeyeceği devasa gel- gitler olarak görülüyor.
 
Bozulan hayat için de bunun çözüm yolları belli iken, kaosun mucidi olanlardan problemlerin ortadan kaldırılmasını bekleme yanlışlığı en büyük açmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.
 

Bu paradoks, Altına Hücum naralarıyla işgal ettikleri  topraklarda öldırdükleri Kızılderililerin ardından timsah göz yaşı dökmeye benzer, köle olarak topraklarından koparılıp açlıktan öldürülen Afrikalılar için matem tutan beyazların siyasetinin adıdır.

Bu yazı toplam 758 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim