• İstanbul 17 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 17 °C
  • Konya 12 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 15 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 10 °C
  • Bursa 15 °C

Salon İslâmcılığı

Rüstem BUDAK

Bedavacı Dindarlar
İslamcılar/ muhafazakarlar; kitap- dergi- film ve diğer düşünce/ edebiyat ürünlerini bedava almak/ bağışlamak kültürleri çok yaygındır.
Kitap- dergi ve filme para vermeye boşa gitmiş para gözüyle bakılır. Tüketim pramidinde en sonda yer alır.
Ne zaman ki; İslamcılar/ Muhafazakar Dindarlar kitap, dergi ve filme para vererek alırlarsa
bilin ki, bir şeyler değişmiş demektir.
Para vermedikçe de, düşünce ve edebiyat sefaletimiz devam edecektir.
Daha da kötüsü vardır: Beleşçi kitabevleri...
Müslüman/ muhafazakâr kitabevi işletenlerin çoğu, nasılda fırsat bulayım, bu parayı ödemeyeyim diye fırsat kollarlar.
İşlerin nasılda sıkıntılı olduğunu söyler, nerdeyse adamın cebindeki parayı alacak sözler ederler.

 

***

 

Halkların Vicdanı

 

Devletler- Örgütler- Yapılar susuyor anladık ama bu halklara ne oluyor.

Halklar- Milletler neden susuyor.

Büyük insanlık vicdanına- aklına- kalbine ne oldu?

İnsanlık kurucu- kurtuluş paradigmasını yitirdi. Dünyanın hangi kıtasına- ülkesine gitseniz çürümüş bir toplum- millet ile karşı karşıyayız.

İnsanların dikkat- şuur yoğunluklarının eritildiği, zaten eğlence içerisinde bilgisayar- telefon ekranına bağlı bir toplum- millet oluştu.

Haberleşmenin en yoğun yaşandığı zamanda duyarsızlık zirve yapıyor.

Konfor içinde yaşayan insanlar zaten duyarlılıklarını yitirmiş vaziyetteler. Zenginler ekonomik tehdid görmediği müddetçe ses çıkarmıyorlar.

 

***

 

Aliya'dan Cemaat- Tarikatlara Uyarı... 


"Din de, ihtilal de acılar ve ızdıraplar içinde doğar. 
(Türkiyeli Müslümanlar birçok acı, baskı, işkence ve ızdırap içinde yaşadılar.)
İkisi de refah ve konfor içinde yok olup gider. 
(İktidara geldiklerinde ve ortak olduklarında elde ettikleri mülkün- imkânın- gücün sağladığı konfor içinde tükenirler.)
Gerçekten devam eden, sırf onların gerçekleşme çabasıdır.
(Gerçekleşmesi istenen idealler, düşünce olarak yerini korur.) 
Onların gerçekleşmesi ise, aynı zamanda ölümleri demektir. 
(Ancak bu idealler gerçekleştiğinde bu din ve inançların sahipleri;
süreklilik, yenilik, tevhid ve adalet içinde gelişmek yerine 
mevcut olanı korumaya ve başkasından esirgemeye başlarlar.)
Din de, ihtilal de gerçekleşirken, kendini boğacak müesseselerini doğurur.
(Bu taşlaşma- donuklaşma dönemi inanç sahiplerini kurumlar üzerindeki
emniyet- ordu- yargı- bürokrasi üzerinden kendini hakim kılma refleksi ile
hareket ederek yokoluşa doğru yol almaya başlar.)  
Resmi müesseseler ne ihtilalci ne de dinidir.
(Halbuki bu kurumlara güvenerek hakimiyet- güç tesis edilemez. Halktan ve Haktan kopukluk onu yabancılaştırır.)"

Doğu- Batı Arasında İslam- Aliya İzzetbegoviç

 

***

 

Salon İslamcılığı

 

İslamcılığın en önemli iddiası dipten, halkın vicdanından, sahadan, sokaktan, fabrikadan, tarladan, çarşıdan, işyerinden, okuldan, kampüsten, meydandan gelen bir mücadele olma iddiasıdır.

İslamcılık bu iddiayı savunduğu, pratize ettiği, genişlettiği, derinleştirdiği kadar var oluş imkânı taşıyacaktır.

İslamcılık çevreden merkeze, muhalefetten iktidara yürüdükçe çevre ve muhalefetteki yerini koruyamamaktadır.

İnsanlar, halk, millet, çalışan, toplum ilişkisinde yeni bir döneme evrilmektedir.

Artık dipten, halkın vicdanından, sahadan, sokaktan, fabrikadan, tarladan, çarşıdan, işyerinden, okuldan, kampüsten, meydandan gelen bir mücadele değilde;

Salon merkezli buluşma, etkinlik, paylaşım, mücadele, davet ön plana çıkmaktadır.

İslami Hareket olma iddiasındakiler Salonların ayartıcı, gösterişçi, görünüşte dolu gerçekte içi boş sürecine kapılmış durumdadırlar.

Kurumları olan ama kurumu yönetenlerin dışında halkın, öğrencilerin, gençlerin, çocukların, kadınların gitmediği, sahiplenmediği, bulunmadığı yapılara dönüşmektedir.

Salon merkezli yapılan etkinliklerle varmış, yapıyormuş, çalışıyormuş, mücadele veriyormuş gibi davranılmaktadır.

Son 2000’li yıllar ile birlikte İslami hareketler, Salon merkezli merkezli bir çalışmaya geçmiş durumdadırlar.

İslami hareket merkezli süreçten gelip; cemaati ile ilgilenmeyen imamlar, öğrencileri ile ilgilenmeyen öğretmenler, çalışanları ile diyalog kurmayan patronlar, bürokratik oligarşinin safında yer tutan bürokratlar, halkın içine karışmayan âlimler, fildişi kuleden inmeyen aydınlar, halka daha önceki yöneticilerin baktığından farklı bakmayan yöneticiler artıyor.

Salon İslamcılığı sapmasına uğramış İslami hareketlerin geleceği yoktur. Kurumsal gösterişçi büyüklüklerine aldanmayın.

Salon İslamcılığı halk- millet ile bağını koparmıştır. Emekten, mücadeleden, gayretten yoksundur.

Salon İslamcıları; halkın- milletin ayağına giden değil, halkın- milletin kendi ayağına gelmesini bekleyen realiteye evrilmiştir.

Salon İslamcıları; dokunan, değiştiren, değişen, derinleşen değil yapay, suni, ruhsuz, etkisiz, bağsız bir noktaya doğru ilerlemektedir.

Salon İslamcılığının geleceği yoktur. Kendisini en yüksek, iktidar gördüğü yerden düşecektir.

 

***

 

İslamofaşist Müslümanlar

 

Bazı Müslümanlar İslamofaşist bir karakter üzerinden yürüyüşlerini sürdürüyorlar. İslamofaşizm; yani kendi din algısı, anlayışı, yaşayışını başkasına dayatan, baskı kurarak sürdürmeye çalışan, kabul etmeyenleri yok etmeye çalışan, başka inançlar içinde hakikat mücadelesi verenleri kabul etmeyen, aynı inanç halesi içinde olup farklı mezhep, bakış açısı, grup, cemaat kabul etmeyen, sadece ve sadece kendisini merkez kabul eden...

 

***

 

Allah Bu İşin Neresinde?

 

Allah'ı her şeye karışıyorken, biz onu neyin dışında bırakmaya çalışıyoruz.

Allah'ı bu işe karıştırma...

Allah'ı ekonomiye karıştırma...

Allah'ı siyasete karıştırma...

Allah'ı eğitime karıştırma...

Allah'ı bankaya karıştırma...

Allah her şeyin sahibiyse her şeye karışır.

 

***

 

Yeni Dinler

 

Dünyada insanların ait oldukları dinlere dair istatistikler yayımlanır.
Dünyada bu sayılar ifade edilirken İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm vb. gibi dinlere ilişkin sayılar ifade edilir.
Modern zamanda yeni din- inanç- ideolojiler ortaya çıktı. 
Okullardaki din kültürü kitaplarındaki tasnifle okuyunca ilahi olan ve olmayan dinler olarak değerlendiriliyor.
Oysa ki ideolojiler birer dindir. İdeolojileri "din" kavramının şemsiyesi altında değerlendirmeliyiz.
Dünyada insanların ait oldukları dünya görüşü- algı- ideolojileri yeniden tanımlaması icap ediyor. 
Kapitalizm dinine mensup ama ben Müslümanım, diyor mesela...
Ait olduğumuzu iddia ettiğimiz- zannettiğimiz teori ve pratiğimizi görüp tanımlamalarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.

 

***

 

Bu Göz'e Dikkat!

 

Sokaklar, işyerleri, daireler, camiler, Kabe, okullar, caddeler, meydanlar, binalar, fabrikalar, yollar, köyler, çiftlikler...
Bu Kamera Göz ile izleniyor, denetleniyor, kaydediliyor, seyrediliyor.

Bu Göz'leri göremezsin çoğu kez...
Ama onlar seni görürler.

Bu Göz'ü Göz'lerine takmış başka insanlar, kurumlar, yapılar, örgütler vardır.

İnsanlar bu Göz'ün olmadığı yerleri güvensiz buluyorlar.

Bu Göz gördüğü suçu yüzüne hemen vurur.
Tesbit ve ceza için başka Göz'ler yollar.

Bu Göz şahitlik eder.
Yeryüzü mahkemesinde delil olur.

Ahirette bu Göz'ün gördüğü delil olur mu?

 

***

 

Gösterişçi Budalalık... Riyakar Duruş...

 

Sosyal Medya(Twitter- Facebook- İnstagram vd.) yapılan paylaşımlarda riya- gösteriş ve kibirin bulaşmadığı paylaşımların oranı %10'u ancak bulur.

Paylaşımların %90'ında riya- gösteriş ve kibirin bulaştığı budalalık vardır.

 

***

 

Yaratıcı İrade

Her an bir yeni bir yaratıma ihtiyacımız var.
Yaratıcı bir iradeye,
Yaratıcı bir eğitime,
Yaratıcı bir üretime,
Yaratıcı bir akla,
Yaratıcı bir okumaya,
Yaratıcı bir sisteme,
Yaratıcı bir eşyaya,
Yaratıcı bir harekete,
Yaratıcı bir devlete,
Yaratıcı bir lidere,
Yaratıcı bir insana
ihtiyacımız var.
Yaratıcıların Yaratıcısı olan Allah, sürekli ve yeni bir ya

Bu yazı toplam 2368 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim