• İstanbul 19 °C
  • Ankara 19 °C

"Samimi tövbe Allah’ın dostluğuna vesiledir."

Mustafa KARA

Prof. Dr. Mustafa Kara Hoca, Diyanet Dergi'de Mustafa Berk'in kendisiyle yaptığı söyleşide "İnsan olarak eksiklerimizle, zaaflarımızla ve kusurlarımızla yaratılmışız.

 Bundan dolayı hepimiz günahla, hatayla iç içeyiz. Rabb’imiz bizim bu hâlimizi bildiği için bir kapı açmış bize, adına da tövbe kapısı demiş." diyor. Söyleşiyi önemine binaen alıntılıyoruz.

Mutasavvıflar tövbeyi “Allah’ın hükmüne muhalefetten rücu etmek” olarak tarif etmişlerdir. Siz nasıl tanımlarsınız tövbeyi?

Terimleri/ıstılahları tarif ederken geleneğimizde iki şeye dikkat edilmiştir. Önce sözlük anlamı verilmiş ardından da ıstılah anlamı açıklanmıştır. Tövbe kavramını da bu anlayışa bağlı kalarak açıklayacak olursak, sözlük manası itibarıyla dönmek, bir şeyden rücu etmek anlamına gelir. Istılah yani dinî anlamı ise yanlıştan, günahtan dönmek, hatasını anlayıp Allah’tan af dilemek anlamlarını içerir. Bir insanın yaptığı yanlışı ya da işlediği günahı fark edip doğru olana dönmesidir tövbe. Allah’ın emirlerine muhalif olma konumundan Allah’ın emirlerine muvafık olma hâline geçmektir. Sufilerin bu konuda özel bir tasnifi daha vardır. Kur’an’da geçen tevbe, inabe ve evbe kelimeleri yakın anlamlıdır, tövbeyi yani Hakk’a dönmeyi ifade ederler. Mutasavvıflar aynı anlamı içeren bu üç kelimeyi kulun Allah katındaki konumunu, makamını esas alacak şekilde farklı anlamlandırmışlardır. Tevbe kelimesi, genel olarak müminlerin dönüşünü ifade eder. İnabe, evliyaullahın dönüşü iken; evbe kelimesi peygamberlerin tövbesi için kullanılır. İbadetlerimizde olduğu gibi tövbelerimizde de dereceler vardır. Allah dostu diye tabir ettiğimiz insanlar da peygamberler de hata etmişlerdir. Bu tasnife göre, sıradan bir müminin tövbesi ile bir peygamberin tövbesi arasında elbette fark olacaktır.

İlk günah ve ilk tövbe yine ilk insan olan Hz. Âdem ile başlıyor. Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın tövbelerinden ve bizler için bu kıssanın ifade ettiği anlamdan söz eder misiniz?

Aslında bu ifadenin bendenize hatırlattığı ilk şey bizim insan oluşumuzla ilgilidir. Yani insan demek hata eden, yanlış yapan dokuz ay on günlük bir varlık demektir. Ama insan aynı zamanda yanlışının farkına varan, yanlışını tashih ve telafi eden bir özelliğe de sahiptir. Bence Hz. Âdem ve Hz. Havva kıssasının bize öğrettiği ilk ders, kâinatın en mükemmel yaratığı olan insanın aynı zamanda “aşağılara” da düşebilen bir varlık olduğunu hatırlatmasıdır. Kur’an’ın ifadesiyle bir taraftan “ahsen-i takvim” olan insan diğer taraftan “esfel-i safilin” (Tin, 95/4-5.) noktasına düşebiliyor. İnsan kelimesinin etimolojisine (köken) bakacak olursak iki manayla karşılaşırız: Bazı dil bilimcilere/filologlara göre nisyan kelimesinden türemiştir ve bu unutmak demektir. Yani insan unutan bir varlıktır. Bazılarına göre ise insan kelimesi ünsiyet kökünden türemiştir ve bu da dostluk demektir. Tövbe konusu açısından ele alacak olursak ilk anlam üzerinden gitmemiz gerekir. İnsan, duru anlamında bile genlerinde unutmayı barındırıyor. Unutmak demek, bir bakıma yanlış yapmak ve hata etmek demektir. Yani yapmamız gereken iyi ve güzel şeyleri unutur ve yapmazsak günah işlemiş oluruz. Tam da bu noktada tövbeye ihtiyacımız olur. Bakara suresinin son ayetinde Rabb’imiz bize, “Unuttuklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma.” diye özel bir dua öğretiyor. (Bakara, 2/286.) İnsan bazen unutarak yanlış yapar. Tövbe ise insanın hatasını telafi etmesidir. Bu noktada Abdürrahim Merzifonî’nin beş yüz sene önce terennüm edilmiş mısralarını hatırlamamak mümkün değildir:

Devamı: https://www.dunyabizim.com/soylesi/prof-dr-mustafa-kara-samimi-tovbe-allahin-dostluguna-vesiledir-h32556.html

Bu yazı toplam 514 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim