“Sessiz Çığlıklar”

Süleyman Arif Emre ve Ali Nar’ın takdim, Recai Kutan’ın ise sunuş metinlerini yazdıkları “Sessiz Çığlıklar” Yasin Hatiboğlu’nun şiir kitaplarından biri.

Eser, Sadettin Çevik, Amir Ateş, Avni Anıl, Yıldırım Gürses, Erdinç Çelikkol ve A. Osman Güngör gibi değerli müzik adamlarının besteledikleri şiirlerle başlıyor.

Hatiboğlu, yaşadığı çevre ve şiir yazmaya başladığı ilk yılları anlattığı “Başlarken..” de şu ifadelere yer veriyor:

Tozuyla toprağıyla beslendiğim, o gün 60 hane olan, bugün ise nüfusu 20000 (yirmi bin)'i aşan Sarıkaya (Hamampazarı-Terzilihamamı) benim çocukluk yıllarımda tanıdığım kadarıyla kültür seviyesi epeyce yüksek bir yerleşim birimiydi...

İslami ilimlerde eğitim almış hoca efendiler vardı: Hazık Efendi, Tevfik Efendi... Bu iki merhum benim dedelerimdir. Bunlardan birincisi merhume annemin amcası, ikincisi ise babasıdır.

Ufacık köyümüzde başka alimler de vardı: Abdülkadir Efendi, Abbas Efendi, Necib Efendi, Osman Efendi...Bunlardan dedem Tevfik Efendi ve annem merhume Bağdagül Hanım benim ilk Kur'an-ı Kerim ve namaz öğretmenlerimdir... Merhum dedem köyümüz camiinin "resmi hatibi" idi.,.

Şiir, bende genlerden gelen yakın bir akrabalık mirası olmalı. Zira, daha 8-10 yaşlarındayken bağda bahçede, döven sürerken yerlerden topladığım gazete parçalarının boşluklarına kendimce şiirler yazdığımı hatırlıyorum.”

“Sessiz Çığlıklar” da yer alan şiirlerden:

                       Nihayet Evet Dedim

Leblerin zevki ne "kevser" dediler, ben demedim.

"Dudağın rengine ahmer"dediler, ben demedim.

Salınan serviyi kıskandıracak kameti var,'

"Boyu yıldızla beraber" dediler, ben demedim.

"O Züleyhay-ı zamandır, eşi yoktur" diyerek,

Kapanıp yerlere "yüzver" dediler, ben demedim.

"Büt-i tersa" diye aşıkları el bağladılar.

O'na, teslim olup “Azer"dediler, ben demedim.

"Ne Züleyha O'na benzer, ne de Ken'an'lı güzel'

"Bu güzelliklere mader" dediler, ben demedim.

Güzelin her biri yüzlerce temanna sunarak

Baş eğip, bin kere"afer' dediler ben demedim.

"Kerem'in yanması, Mecnun'daki cinnet O'nadır."

"Yanan aşıklara mihver” dediler, ben demedim.

"Kokular sürmese cennetten alır rayihasın."

Dökülen zülfüne" amber" dediler, ben demedim.

Bütün aşıkları baştan çıkarır, sonra vurur...

"Sevenin talihi yaver "dediler, ben demedim.

Kesilen elleri, rummanları nisyana gömüp,

"Yusuf'un hüsnüne benzer"dediler ben demedim.

Güzelin en güzelinden söz eder aşık olan,

'Adı Ahmed ve Peyam-ber" dediler, ben de dedim

Yasin HATiBOĞLU / 29.5.2000- Stuttgart

NOT : İstanbul'un fethinin 547. Sene-i devriyyesi

vesilesiyle Almanya'ya giderken yazdım.

KuL Olanlar...

Yüreğim elvermez, vurup-kırayım..

Binbir ifadeyle çatılır kaşım;

Bön bön bakar anlamaz beni;

Kula kul olanla sürer savaşım...

Yüreği KULA puthane, mü'mine yer yok..

"Vicdan" dedikleri sanki alaşım..

"Kutsal nazargah"ı zedelemeden,

Kula kul olanla sürer savaşım...

Bâzan utanırım tembelliğimden;

Kim demiş hızlıyım, hatta yavaşım...

Bununla beraber asla yılmadan;

Kula kul olanla sürer savaşım...

Mazlum kan yutarken, asude miyim?

İçimdeki korda pişrilir aşım;

Her gün kan yutarım, ya kan kusarım;

Kula kul olanla, sürer savaşım..

Hidrojen, oksijen terkibi gibi;

Kimyasal sanılır gözdeki yaşım..

Halbuki her damla canımdan kopar,

Kula kul olanla sürer savaşım...

13.6.1998

216 sahifelik eserin arka kapağında ise “Kışa Girdim Yola Çığ Düştü” başlıklı şu dörtlük yer alıyor:

Çiçeğim solmaya görsün, sevenin hiç biri gelmez.

Cana can vermede cananla buluşan can, diri gelmez.

Ne desem bilmiyorum, ben güzü gördüm; yazım olmaz,

Kışa girdim yola çığ düştü, baharım geri gelmez!..

10.11.1998 Ankara