• İstanbul 22 °C
  • Ankara 27 °C

Türkiye Yüz Yılı'na hazır mıyız?

Mahmut BIYIKLI

Yüz yıl sonrasını tasarlayamayalım millet olarak bir gelecek hedefine odaklanamayalım diye bizi yüz yıl öncesindeki tartışmalarla meşgul etmeye devam ediyorlar.

 Bu tartışmaların bizi götüreceği bir yer yok. Kısırdöngüden kurtulamazsak şanlı yenilgileri tadacağız.

 Bazen bir siyasetçi bazen tarihçi görünümlü Fetöcüler bazen hangi topraklarda yaşadığının şuuruna erememiş bir akademisyen tarafından başlatılan geçmiş tartışması gündemimizi meşgul ediyor.

Tarihi suni kavgalara malzeme yapmayı bırakıp ibret alabilirsek yeni hatalar yapmayız.

 Ortalığı karıştıranlara şunu sormak lazım: Cumhuriyetle Osmanlıyı barıştırmak yerine yarıştırmanın kime faydası var? Yine hatalarıyla sevaplarıyla ele almamız gereken tarihi şahsiyetler üzerinden yürütülen sinir harbini körükleyerek elimize ne geçecek?

Zor ve çetin bir coğrafyada olduğumuzu zayıf düştüğümüz anda başımıza neler gelebileceğini hepimiz biliyoruz.

Aç kurtlar gibi etrafımızı saran emperyalistlerin en çok keyif aldığı görüntüler birbirimizi yediğimiz görüntüler olsa gerek.

Kurtlukta kanunun düşeni yemek olduğunu bilip de gaflete düşmek akıl karı değildir. Birbirimize düşersek bütün kalelerimiz düşer.

Türk tarihini incelediğimizde düşmandan daha çok kendi kendimize zarar verdiğimizi açıkça görürüz. Değişen bir şey yok. Yine kavga nöbetlerimiz devam ediyor.

Ülke içinde yürütülen tartışmaları izleyince başka düşmana hacet kalmadığını söylemekten kendimiz alamıyoruz. Anında kutuplaşıyor anında provokasyona gelebiliyoruz.

Bizi biz yapan değerlerin farkında olan insanlar bile bu tuzağa düşebiliyor. Allah’ın dinini insanlara anlatma iddiasındaki hocalar bile dövüşüp vuruşuyor. Reddiyeler havada uçuşuyor. Ortak doğruda uzlaşmamak için sıkı bir direniş sergileniyor.

Toplum gibi zihinler de paramparça. Bizi birleştirecek bizi hakikatle buluşturacak erlere erenlere fikir adamlarına ihtiyacımız var. Ortak değerlerin talan edildiği topluluklar millet olmaktan çıkar güruh olur.

Türkiye Yüzyılı kavramı son günlerde dillendirilen anlamlı bir kavram. Bu kavramın altını nasıl dolduracağımız meçhul.

 Aynı ideale odaklanmamış aynı hedefe kilitlenmemiş bir toplulukla Türkiye Yüzyılını kurabilmek mümkün mü?

 Garip bir haldeyiz. Entelektüellerin açtığı ufuktan onların ürettiği kavram üzerinden siyasetçilerin yürümesi gerekirken memlekette siyaset hem üretiyor hem yol açıyor hem de kendi işiyle iştigal etmek durumunda kalıyor.

Oysaki yüzyıl tasavvurunun altını münevverlerin sanatçıların düşünürlerin doldurması gerekir.

 Asıl yükü omuzlanması gerekenler sorumluluk alanından uzaklaşınca bütün yükü siyaset taşımak durumunda kalıyor.

 Hatta gönül isterdi ki bir mütefekkir çıksın ve neden Türkiye Binyılı demiyoruz da Türkiye Yüzyılı’yla kendimizi sınırlıyoruz diye sorsun sorgulasın. Bu sorabilecek evsafta kimse yok mu?

Türkiye için yüz yıl çok az. Çünkü gelecek bin yılı tasarlamadan bize yüz yıllık alan açılmaz. 

Binlerce yıl daha bu topraklarda bir varlık iddiasında bulunmak ve buna dünyayı inandırmak lazım. İnanmadan inandıramayız.

Devamı: https://www.haber7.com/yazarlar/mahmut-biyikli/3271112-turkiye-yuz-yilina-hazir-miyiz

Bu yazı toplam 242 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim