Yücel Çakmaklı, on altı yıl önce yine böyle bir ağustos ayında aramızdan ayrıldı. Vazifesini yerine getirmiş bir mümin olarak Rabbimize kavuştu.
Geçtiğimiz gün, vefatının sene-i devriyesi sebebiyle Kültür Bakanlığı’nın, doğup büyüdüğü şehrin Valiliği’nin ve ilgili bazı kurumların sayfalarına baktım; herhangi bir anma mesajı yayınlamadıklarını üzülerek gördüm.
Çakmaklı, sinemamıza millî kimlik ve şahsiyet kazandırmış, ömrünü adadığı milletinin vefasına fazlasıyla layık bir öncüdür.
Ne acıdır ki, böylesine büyük bir öncünün ismi hâlâ hiçbir mekânda yaşatılmamaktadır. Afyonkarahisar Valiliği ve Bolvadin Kaymakamlığı başta olmak üzere bütün ilgili kurumlar, bu ayıbı bir an önce sona erdirmelidir.
Vakit kaybetmeden bir okula, bir kütüphaneye, bir kültür merkezine veya şanına uygun başka bir yere Yücel Çakmaklı ismi verilmelidir. Sahi bugün verilmeyecekse, ne zaman verilecektir?
O isim sıradan bir isim değildir. Unutmamamız ve unutturmamamız gereken bir öncüdür Yücel Çakmaklı. Onun Türk sinemasındaki yerini ve verdiği mücadeleyi hatırlatmakta fayda vardır.
ÇIĞIR AÇTI
Sosyal ve kültürel bir başkaldırı olarak Millî Sinema akımını başlatan, filmleriyle derin izler bırakan usta yönetmen Yücel Çakmaklı, Türk sinemasında çığır açmıştır. Onun sineması yalnızca beyaz perdeye yansıyan hikâyelerden ibaret değildir; aynı zamanda bir milletin kendi kökleriyle yeniden buluşma çabasıdır.
Yeşilçam’ın kalıplaşmış ve çoğu zaman toplumun değerleriyle çatışan anlayışına karşı, yerli ve millî bir estetik inşa eden Çakmaklı, sanatını bir dava bilinciyle yoğurmuş, sinemayı adeta kültürel dirilişin aracı haline getirmiştir. Bu yönüyle o, sinemamızda sadece bir yönetmen değil, aynı zamanda bir fikir ve kimlik öncüsüdür.
Yazının devamı için:https://www.haber7.com/yazarlar/mahmut-biyikli/3558011-yucel-cakmakliyi-aglatan-sahne
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.