Bu uygulamaya vekil öğretmenlik de deniliyor. Öğretmen açığı olan okullara, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından görevlendirilirler.
Bu bazen doğum iznine ayrılmış kadrolu bir öğretmenin yerine görevlendirme şeklinde olur bazen de uzun yıllara yayılan bir eğitim öğretim sürecinin parçası olurlar.
Geçimini bu şekilde sağlayan öğretmenler tanıyorum.
Şayet değişmediyse aranılan şartlar şöyledir; eğitim fakültesi mezunu olmak, yok ise dört yıllık ve üstü fakülte mezunu olmak, yok ise ön lisans mezunu olmak.
Bu arkadaşlarımız kaç saat derse girerlerse onun karşılığında alınan bir ücretle çalışırlar. Asgari ücretin altında bir rakamdır bu. Normalde bir iş yerinde asgari ücretin altında işçi çalıştırıldığı tespit edilirse cezası vardır.
Sigortaları ise tam yatmıyor. Onlara okullarda görev verilmez, verilirse de ücreti ödenmez.
Bugün başöğretmen, uzman öğretmen, sözleşmeli ve kadrolu öğretmen gibi çeşitli sınıflara ayrılmış öğretmen odalarında da kendilerini kötü hissetmeleri cabası.
Nereden baksanız vahim bir durum. Bu şartlar altında bu kitleye “ücretli kölelik” denilse yeridir. Türkiye’de bu şartlarda çalışan hiçbir kesim yoktur.
Diğer taraftan ücretli olarak çalışmanız için örneğin sınıf öğretmenliği alanında uzman olmanıza ve ilgili fakülteyi bitirmenizi de gerek yoktur. Hatta bir vakitler üniversite mezunu bile olmanıza gerek yoktu.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/ucretli-ogretmenlikkolelik-sorunu-6673/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.