15 Mayıs 1978 tarihinde İstanbul müftüsü iken vefat eden Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın hayat hikayesi kısaca şöyle:
1904 tarihinde Selanik/ Petriç’te doğdu. Babası Petriç Müftüsü İbrahim Efendi’dir.
1927 yılında Darulfünün İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu .1937 yılında eşi Hürmüz hanımın vefatından sonra 1940 yılında Kevser Hanım’la evlendi.
Farklı kütüphanelerde memurluk, değişik okullarda öğretmenlik yaptı.
1963-1968 yılları arasında Fatih Camii’nde fahri Hatip’lik yaptı ve bu cami minberinden okuduğu hutbe metinlerini 1970 yılında yayınladı: Fatih Minberinden Müminlere Hutbeler.
1972 tarihinde İstanbul Müftüsü olan Güzelyazıcı, 15.05.1978 tarihinde vefat etmiş ,Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Edirnekapı-sakızağacı Mezarlığı’nda mürşidi Hasib Efendi’nin yakınına defnedilmiştir.
Divan’ın dışında iki şiir kitabı var:
1.Eylül Yaprakları.
2.Gönül Yolcuları
Divan
Emrah Gökçe tarafından yeni harflere aktarılan Divan’ı hayatı ve eserleri hakkında bilgi veren geniş bir inceleme ile birlikte 2021 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yayınlanmıştır: İstanbul Müftülerinden Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı Ve Divanı. Büyük ebat 750 sayfa.
Divan elli beyitlik dua ve yakarışlarla başlıyor. İlk mısralar şöyle:
İnandım aşk ile zevk-i visale Allah’ım
Bıraktım ömrümü nûr-i cemâle Allah’ım
Tulû-i fecr ile ruhsâr-ı kudretin zâhir
Gurûb-i zülf-i leyâl üzre lâle Allah’ım
…
“Allâh’ım redifli ikinci şiir ile Divan’ın Tevhid ve Münacaat bölümü tamamlanıyor:
Yaratmış olduğun âlemde her şey dilber Allah’ım
Güzellik kâinatından nümayan yer yer Allah’ım
Gören âsâr-ı sun’un âkıbet mecbur olur bir gün
Huzûr-i kudretinde baş kesip Allah der Allah’ım
Na’t
Bilindiği gibi Divan edebiyatının geleneklerinden biri de şiirleri bir araya toplayan divan, tevhid ile başlar, na’t ve kasidelerle devam eder, gazellerle tamamlanır. Şairimiz farklı tasnifler kullansa da Hz. Peygamber ile ilgili na’tleri/şiirleri otuzdan fazladır.
Cûş eyledi kalbimdeki sevdâ-yı Muhammed
Oldum yine bir bülbül-i şeyda-yı Muhammed
*
Visalin fikri zevk-ı rüzgârım yâ Resûlellâh
Kudûm-i mevlid-i pâkin baharım yâ Resûlellâh
İstanbul Müftüsü iken müslüman olan genç bir kız için şöylediği şu beyt onun şairlik yönüne çok açık bir şahittir:
Küfr-i zülfünden tutup imanı telkîn eyledim
Bir şehâdet bûsesi koydum leb-i handânına
Vefat ettiğinde cebinden şu mısralar çıkmış:
Nereden kaynıyor hayat ırmağı
Bu durmaz karanlık akış nereye
Annem mi açılan mezar kucağı
Ebedi geceden bakış nereye
Meçhul bir yolcuyum bu son akşamda
Ümit nurum söndü siyah bir camda
Evim çocuklarım gözüm arkamda
Ahbaplar bu itiş kakış nereye
Gönlümde yıldız yok gözümde ışık
Emelle rüyalar karmakarışık
İmanım nerdesin gel karşıma çık
Bu derin girişten çıkış nereye
Artık ne mavilik ne pembe bahar
Ne mehtap ne sahil ne sandal hep kar
Söyleyin benimle uçan ey kuşlar
O yazlık dünyadan bu kış nereye
Rahmetle anıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.